7361528318_bccb97247e_o

Duygusal engellerimiz: Bolluktan ayıran 26 negatif his ve davranış

Hiç farkına varmadığımız duygusal özelliklerimiz olabiliyor. Üstelik bunların hayatımızı nasıl etkilediğinin de ayırdında olmuyoruz. Olumsuz duygulara göz attığımızda bolluğu nasıl ortadan kaldırdıklarını anlatabilir misiniz?

Bolluk, kişinin kendini bütün olarak kabul etmesiyle alakalı olduğundan ve kişi kendini en yüksek yerde ne kadar çok ifade ederse kendine o kadar açılacağından bizim için duygu yönetimi çok önemli. Yoksa dışarıda fiziksel bolluk, istediği kadar olsun içeride negatif duygu blokajlarının oluşturduğu sertleşmeler varsa kişi hiçbir zaman kendini bollukta hissedemiyor. Bu kendini duygusal olarak, yalnızlık, eksiklik, yoksunluk, özlem, çaresizlik gibi gösterebildiği gibi fiziksel olarak da işte istediği yere ulaşamama, neyi başarırsa başarsın yetmeme halini getirebiliyor. O yüzden pozitif duygularla yüklenmiş olduğumuzdan emin olmalıyız. Pozitif duygu titreşimi en yüksek, en hafif olan duygular. Pozitif duyguya girdiğin zaman şeffaf, açık bir kanal gibisin. İçeride hiç blokaj yok. Her şey sana geliyor ve senden kolaylıkla akıyor. O yüzden hayatın akışını içine çekmen de kolaylaşıyor. Negatif duygular ise daha yoğun ve ağır. Yani sen o duyguya girdiğin zaman yarattığın enerji yükü balçık kıvamında. Hatırlayalım, bedenimiz çarpışan atomlar kümesi ve enerji akışı da bedenimizde. Ben negatif duygulara girdiğim zaman balçık kıvamındaki enerji, yavaş yavaş kanallarımı tıkamaya başlıyor. Akış yavaşladığı için, hayatın akışını kendi içimde hissedemediğimden bolluk hissine de istediğim kadar giremiyorum… O yüzden kişinin neyi, nasıl hissettiği, hangi hisse teslim olduğu, bu hisleri nasıl yönettiği bizim için çok önemli.

https://www.banukalayci.com/?p=1089 Bölüm 1 için tıklayınız

https://www.banukalayci.com/?p=1089 Bölüm 2 için tıklayınız

https://www.banukalayci.com/?p=1089 Bölüm 3 için tıklayınız

https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 4 için tıklayınız

Burada bahsedeceğim 26 negatifin bazıları duygu, bazıları tavır ya da tutum ve de davranış.

Bolluğu daha derinden hissetmek, yaşamak ve deneyimlemek isteyen herkesin dikkat etmesi gereken 26 duygu, tavır, tutum ve davranış nedir derseniz:

1. KORKU

Korku, ruhun, içine girdiği bedenin ayakta kalmasını sağlamak için ürettiği duygulardan biri. Örneklerle anlatmak daha kolay olabilir. Diyelim sen uzaya çıkacaksın. Bunun için sağlam bir uzay giysinin olması gerekiyor. Giysinde de koruyucu bir sinyal modu olmalı ki uzaya çıktığında giysindeki en ufak bir sorunda seni uyarabilsin. Çünkü giysin yırtılırsa sen zaten uzay boşluğunda yok olacaksın demektir. Korku da ruhun içine girdiğin bedende, onu korumak, ha- yatta kalmasını sağlamak için için üretilen doğal bir duygu. Beden, korkulacak bir şey olduğu dakikada bununla savaşacak hormonları üretecek ve hayatta kalması için yapması gereken her ne ise onu yapacak.

Günümüz korkularının çoğu ilkel çağlarda atalarımızın hayatta kalma korkusuyla aynı değil. Güvenlik alanından çıktığımı hissettiğmde karşıma dikiliyor genelde. Korkuyu gördüğüm zaman nereden geldiğini bilip bunu nasıl yöneteceğimi ve hangi becerileri geliştirirsem istediğim yere doğru akabileceğimi öğrenmem gerekiyor. Çünkü korku, hayatımıza giren bir yeniliğin de habercisi olabiliyor. Günümüz insanı korkuyu yönetemediği için korku tarafından yönetilmeye başladı. Korku, kök çakrada biriken bir duygu ve birimi kişinin harekete geçmesini engelliyor.

Daha ilk çakradan kendini tıkanmış hisseden ve hareketsiz kalan bir insanın bolluk hissi zaten tartışmalı. Öte yandan korku, sistemin anlamadığı da bir duygu. Bir şeyden korkmak için onun senden büyük olduğuna inanman lazım. Sistem, senin eşsizliğine o kadar güveniyor ve inanıyor ki senin, kendi gerçekliğinin yaratıcısı olduğunu fark etmemeni anlayamıyor.

Sistem derken neyi kastediyorsunuz?

Etrafta, her yerde oksijen var. Sen oksijeni içine çekip hayatta kalmayı başarıyorsun. Havayı ölçebiliyoruz, koklayabiliyoruz, görebiliyoruz. Aynı zamanda dünyada, hayatta kalmamız için düzenli bir enerji akışı var. Bu enerji akışının senden akması gerekiyor. Sen havadaki mikroplardan korkup nefes almayı kestiğinde ölürsün. Enerji akışını kök çakradan kesersen hayatta fiziksel olarak ölmüyorsun belki ama enerji açısından nabız vermemeye başlıyorsun.

Sistem biraz, tohumu toprağa atıp ağaç olması sürecini anlatmak gibi, bütün… Sen doğanın bir parçasısın. Ağacın köklerinden su alması gibi, kendini güneşe dönmesi gibi insanın da her şeyin bir parçası olduğunu ve her şeyin büyük bir sistem tarafından gözetildiğini bilerek etrafındaki enerjiyi düzgün yönetmesi gerekiyor. Sisteme girdiğimiz zaman “Toprağı yaratan sistem, ağaca can veren sistem, yumurtaya can veren Allahım” diye gidebiliriz. O yüzden herkes sistemi  istediği gibi yorumlayabilir.

2. AÇGÖZLÜLÜK

Hepimizin kendine göre bir açgözlülük tanımı var… Açgözlülük, herhangi bir maddenin seni daha değerli kılacağına karar verip duygusal yatırımını, duygu yönetim tarzını geliştirmek yerine maddeye yüklediğin değerle açığını kapamaya çalıştığın yer bizim için. Burada o maddenin, senden daha büyük olduğuna, seni değerli kılacağına inanç var. Açgözlülük, emeğin ve zamanın boşa harcanmasına doğru gidebiliyor. Çünkü kişi kendi değerini görmeyip maddeye değer yüklemeye başlayabiliyor. Şunun altını çizeyim, bu maddenin değersiz olduğu anlamına gelmiyor. Bizim olan her şey değerli. Yaşamayı unutup maddeye değer vermekten bahsediyorum.

Topraktaki suyu düşünelim. Her ağaç ihtiyacı kadar suyu alır, “Daha fazlasını alayım da 10 sene sonra torunlarıma lazım olur” demez. Üstelik bunu yapmaya kalkarsa çürür. O yüzden ihtiyacımız olanı alıp gerisini akışa bırakmak bizim için değerli. İhtiyacın olanı almak niye değerli çünkü o zaman meyve verebiliyorsun.

Açgözlülük bolluğu nasıl engelliyor?

Kendi değerini unutmuş insan, bolluğunu yaşamakta zorlanacaktır. İnsanlar zaman zaman parasız kalabilirler ama parasız kalmakla yoksul olmak arasında kocaman bir fark var. Çok parası olup çok yoksul olan insan olduğu gibi parası olmayıp zengin hisseden ve öyle yaşayan, bunu hayatının her tarafına akıtan insanlar da var. Akışın içinde yaşamayı becerdiğin zaman evrenin her parçasının seninle birlikte mükemmellikte aktığını bilerek yürüyorsun hayatın içinde.

Hamilelik örneğini bu konuyu daha iyi anlatmama yardımcı olabilir. Çocuğa hamile kaldığın zaman bedenin onun ihtiyacı olan her şeyi üretiyor. Ve sen bir insan dünyaya getiriyorsun. Bizim için bütün yaratım ve bolluk bilinci böyle bir şey. Eğer sen kendine düzgün bakıyorsan, yaratmak istediğin her şeyi, tohumu sende olan her şeyi muhteşem şekline getirebilirsin.

5. Bölüm Sonu…

Sevgimle

Banu