‘’Hayatımın amacını nasıl bulabilirim?’’ sorusu belki de seminerlerde – çalışmalarda en çok duyduğum sorulardan biri…

Cevabı mı? Elimden geldiğince anlatmaya çalışayım…

  • Hayat öyle bir şey ki, insan bedenine girdiğimizde o bedenin içindeki bütün kodlarla sarmalanmış hale geliyoruz beden üzerinden… O bedende hücre hafızası üzerinden bize aktarılmış tüm bilgilerle muhattap hale geliyoruz yani…Ve içeri giren ruh- ilahi ışık- yüksek benliğiniz- erkarne olan yapınız – artık ne derseniz diyin, kendi ışığını beden üzerinden dışarı yaymakla yükümlü. Yani diyelim ki suyu mavi bir vazoya doldurdunuz ve siz de vazonun içine girdiniz, sadece siz dışarıyı mavi görmezsiniz aynı zamanda dışarısı da sizi mavi görür… Onun gibi bir şey; girdiğiniz insan bedeninin içindeki kodlar sizin dünyayı, dünyanın da sizi algılama şeklini belirleyecektir.

  • Ve diyelim ki o içine girdiğiniz vazonun üzerinde- iç kısmında- siz daha su ile doldurmadan kurumuş eşşek boku vardı? Siz suyu koyunca ne olur? Yavaş yavaş su ile teması devam ettikçe yumuşar ve sizin içinde olduğunuz suyu da boklamaya başlar.. İşte olay insan bedeninde de aynı bu şekilde devam eder; yani atalarınızdan gelmiş ve temizlenmemiş inanç kalıplarının yaşamsal kalıntılarının beden üzerinden size aktarılmış hali, o bedene girdikten sonra sizi etkilemeye başlar… Bakış açınızı, yaşam tarzınızı, hayatı algılayışınızı ve yaşam biçiminizi direk etkiler… Gerçekten var oluşun imzasını hayata akıtabilmesi için kişinin bu enerji yüklerini sisteminden temizlemesi tabi ki önemli… Ne olabilir bunlar derseniz? Benim ailemde mesela normal insan gözüyle görülemeyenleri görmekten hep korkulmuş, kaçılmış, sahiplenmek yerine itilmeye çalışılmış… Doğal olarak psişik yapı bana aktarılırken korkuları ile birlikte gelmiş… Kimisi göç, kimisi para, kimisi aile ve evlilik, kimisi çocuk ve doğum… herkeste hem farklı hem de farklı sayıda ve yükte, içine girdiği bedene göre değişen temizlikle uğraşması gerekiyor…
  • Ve hatta diyelim ki içine girdiğiniz vazonun üzerindeki eşşek boku vazonun içinde değil ama vazonun dışında.. Hayatınızın bütün bir kısmı bazı şeyleri göremediğiniz için var olmadıklarına inanmanızla, bir çok insanın sizi yanlış algıladığını düşünerek kurban psikolojisinde, bütünü tam göremediğiniz ve olanın o olduğunu sandığınız için yanlış dünya algısında geçebilir. Bu durumda vazo benzetmesindeki beden ve yine üzerinde var olan negatif yük temizlenmeli – ama başka sekilde bu sefer.-))ki kim olduğumun gerçeğine bir adım daha yaklaşabileyim…
  • Hayatı değiştirmek- hayat amacını bulmak-kocayı bulmak- parayı bulmak- iş bulmak.. Diyeceğim o ki olmayan bir şeye doğru yol almanın ya da görebilmenin yolu hep görüşü kapayan şeyleri temizlemek, ayıklamak, elden geçirmekten geçiyor…

Hayatımızın amacını nasıl bulurum ne derseniz  yanı?

  • İçinde yaşadığım beden- zihin ve duygularımdan örülmüş- gözle görülmeyen ama var olan duygu ağının asıl amacının içerdeki muhteşem ışık vardığının evi olduğunun öncelikle farkına vararak,
  • O   muhteşem varlığın yaşam alanını- beden / zihin / duygu- kendime göre tertemiz ve düzenli ve tabi ki atalardan bana ulaştığına göre güncel hale getirerek,
  • Her gun ve her an elimden gelenin en iyisini yaparak, ve elimden gelenin en iyisi konseptini her an yenileyerek, ayık olarak,
  • Ömrün sonuna kadar- o gün ne zamansa- bu bakış açısı ve yaşam tarzına adanarak….

Ancak o zaman, yani o bedeni terketme anı geldiğinde insan, elinden gelenin en iyisini en çömez hissiyle yapmışlığında hayatının amacını ve anlamını anlayabilme yetisine sahip oluyor- bazen o da…

Onun dışında…buldum sandığınız   her ne varsa….bulunmak isteyenlere gebedir nefes hala candayken … O sebeple çok dikkat edilmeli, oyun bitti ben oldum denmemeli, yaşam döngüsü bu sefer de spiritüel kibir ve egoyla bölünmemelidir… Yani… 

Sarılıyorum her birimize…

İçimizdeki o güzelin, dışımızdaki ve etrafımızdaki güzelliklerle ayaklarının üzerinde bu dünyada yürüyebildiği, ışıl ışıl gözlerini bu dünyada varlığını onurlandıran herseye gösterebildiği bir ömür olsun bizimkisi…

Sarıldım,

Banu

21 Temmuz 2021