Taşınılan tüm kimlikler içinde hızlıca gitgeller yaşamak durumunda olmak: evdeyken işten gelen bir mail, işteyken okuldan gelen bir görüşme talebi, arkadaşlarlayken evdeki yardımcının soruları… Nefessiz geçen sanki dakikalar birbirini kovalayan ve bir kendini unutma hali bazen tüm kimliklerin ötesinde kim olduğumuza dair…
Bu seminer:
– Doğayla tekrar bağlantı kurmak,
– Doğalımızı tekrar hatırlamak ve en bize ait olan yerden hayatımıza bakmak,
– Bedeni rahatlatmak, zihni sakinleştirmek,
– Arzularımızın ve tutkularımızın ne olduğunu hatırlamak ya da hayata geçirmek için güç biriktirmek,
– Hayata heyecanımızı geri çağırmak,
– Bedenimize kim olduğunu ve neler yapabileceğini hatırlatmak,
– Doğalın ve doğalın muazzamlıklarını deneyimlemek,
– Dinlenmek, eğlenmek, basitleşmek ve basitin güzelini yaşamaya izin vermek konuları üzerine yapılandırıldı…
Eğer:
– Kendinizle vakit geçirmek,
– Yeni dostluklar kurmak,
– Doğayla bütünleşmek,
– İsteklerinize doğru sizi gitmekten engelleyen artık ihtiyacınız olmayan enerji kümelerini şelalelere bırakmak, özgürleşmek,
– Eğlenmek,
– Canlanmak,
– Hayatın içinde olduğumuz gerçeğinin dışına çıkıp alışık olmadığımız ya da özlediğiniz muazzamlıkları deneyimlemek,
– Tutkularınızın peşinden gitmek için enerji toplamak,
– Doğanın muazzam gücünü arkanıza almak ve her türlü isteğinize kolaylıkla ve coşkuyla ve heyecanla ve zenginlikle ve dostlarla gitmeyi hedefliyorsanız…
bu çalışma doğru çalışma demektir…
Çalışma Karadeniz- Afrika- Kapadokya- Datça- Mardin de yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.
Her çalışma birbirinden farklıdır ve doğanın sunduğu zenginlikleri yoğunca kullanarak çalışılır. Seminer odası doğanın tam içidir.
Lütfen Detaylı bilgi ve kayıt için 05322627716 No’lu telefondan bizimle irtibata geçin…
7 Comments
“Bütünlüğün Nefesinde” bir süre önce başladığım ve bir ömür boyu devam edecek olan kendi üzerimde ki çalışmalar serisinde kalbimde en özel ve en kıymetli yere sahip olan seminerdir… Doğanın sunduğu muhteşemliği ve bolluğu her nefeste hissettiğim, ruhumu havalandırdığım, mis gibi bir bahar tazeliği ve coşkusuyla dolduğum bir süreç oldu benim için. İstanbul’a döndükten sonra bile hala etkisindeydim. Doğanın, özellikle ağaçların ve suyun hayatımdaki yerini derinleştirdi diyebilirim.
Bir metafor üzerinden deneyimimi açıklayacak olursam; kendi tarlam üzerinde ellerimi toprağın içine sokarak, toprağının kokusunu duyarak, sevgiyle, hevesle ve merakla çalışmak gibi… zaman içerisinde oluşan, artık toprağımı beslemeyen, toprağımın verimini düşüren ayrık otlarını ayıklamak gibi.. toprağımı havalandırıp nefes aldırmak gibi… yeni tohumlar ekip onları kendi öz sevgimden beslemek gibi…Komşu tarlaların ve doğanın varlığını hissedip birlikte büyümek ve onların muhteşemliğine şahit olmak gibi… Doğayla ve kendisiyle bütünleşmek isteyen ve harika doğanın tüm bereketiyle önümüze serdiği güzelliklerini deneyimlemeye hevesli kişilere mutlaka tavsiye ederim.
Muhteşem bir doğada, toprakla, suyla, gökyüzüyle temas kurup, büyük şehrin o anlamsız koşturmacasından sıyrılıp, esas önemli olan şeye yani kendinize odaklanıp nefes alacağınız, ama gerçekten deriiin bir nefes alacağınız bir seminer Bütünlüğün Nefesinde. İstanbul’a dönüşümüzden itibaren bir sonraki semineri beklemeye başladım. Ki bu her zaman kullandığım bir ifade değildir, hem de hiç.
Doğanın varlıklarıyla bütünleşmeyi hediye etti bana bu seminer. Şelalenin o buz gibi suyunda sadece bedenimi değil ruhumu da yıkarken, toprağa uzanmış var oluşumu kutlarken, yol boyu bana eşlik eden kelebekleri izlerken, bulutların içinde kaybolurken ve bütün bunları dostluk çemberiyle deneyimlerken hissettiklerimi anlatamam, sadece tavsiye edebilirim…
Kaçkarlar’ın büyüsüyle haşır neşir olmak, bu kadar özel ve samimi bir organizasyonla, bir o kadar güçlü ve neredeyse kendiliğinden bağlantıya geçiren meditasyonlarla, insana kim olduğunu çarpıcı ve coşkulu bir şekilde hatırlatan yolla, suyla, güneşle, ağaçla, kuşlarla…dostlarla… günler geçirmek ve doyamamak… 2015’e kadar iyi dayanmışız ve neyse ki 2017’de de Banu’nun programında Bütünlüğün Nefesi diyorum… Gençlik pınarım, beni kendime getiren yollarım…sevgili minik yaşamımı kutlayan tatlı laleli topraklarım… sevdim, seviyorum… Her sefer başka keşiflerle zenginliğin tanımını yaşadığım kutsal günler benim için seminer günleri… 2015-2016 Bütünlüğün Nefesi’ndeki hallerime, öncesi-sonrası diye yan yana koyup ta bir bakınca, 7-8 belki 10 senede yaptığım herşeyin, aldığım kararların, içimin esasının görünürlüğünü sağlayan, sonuçlarını ortaya çıkaran döneme şak diye oturduğunu söyleyebilirim… ayağımı bu topraklara güçlü güçlü basmam için gereken o son kuvvetin ışıması, o son güven hissinin heryeri kaplaması, o herşeyin ve burada olmanın ne kadar güzel ve muhteşem bir hediye olduğu hissinin artık iliklerimden de taşıp, saklanamayacak hale gelmesi…(sonunda :D) Burada ve sonrasında ve yine burada gerçekleşti… Banu rehberliğinde, tüm arkadaşlarımla… hep birlikte… Hissim öyle ki bu seminer muazzamlık için hazır, bizim için burada. Bu durumda tadına, keyfine, bereketine varmak, bu süreçte hayatımda yapmak istediklerime konsantre olmak, bütünlüğü büyük büyük nefeslerle solumak…benim şükranla önümüzdeki sene de yapacağım şey olacak :))))
Banu Kalaycı’nın bana öğrettiklerini ve farkettirdiklerini anlatmaya çalışmak çok yetersiz bir yöntem gibi geliyor bana. Onun bilgisi ve yöntemi ile yürümek güvende, dengede, keyifte ve sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkmaktır. Her seminer sonrası kendinizi update etmeniz, level atlamanız kaçınılmazdır. Adına ne desem, yaşadıklarımın? Mucize mi, muhteşemlik mi, aydınlanma mı? Bütünlüğün Nefesi seminerleri, insanın hayatında karşısına çıkan şanslardan biridir. Keşke herkese kısmet olabilse… Hem Karadeniz hem de Kapadokya seminerlerine katılmış biri olarak şükrandayım.
Bütünlüğün Nefesinde Kapadokya semineriyle ilkkez yatılı seminere katıldım. Banu Kalaycının çalışmalarına ise 2014 yılından beri katılıyorum. Kapadokya seminerini nasıl anlatsam. Aslında çok Kapadokya gibi.. Kendi içindeki yolculukta , birgün balonla havalanırken ertesi gün katman katman derinliklere inerek zenginliğini keşfetmek gibi..
Keşif sırasında mekanın seni kucaklayışını hissetmek, katılımcıların herbir rengini paylaşmak ve Banu’nun oluşturduğu güven, önderlik ve yolumuzu sevgiyle aydınlatışının katılımcısı olmak çok özeldi.. Uçakla dönmek üzere yola çıktığımızda, seneye tekrar geleceğimin hissiyle ayrıldım ❤️
Hayattaki bakış açınız YOL’u tanımlar..
Hiç bitmeyeceğini düşündüğünüz, uzun ve zahmetli bir yolculuk da olabilir yürüdüğünüz yol.. Taşlarla, kayalarla, ayaklarınızı kaşındıran ısırgan otlarıyla kaplı, çamurlara bata çıka yürümekte zorlandığınız, soğuktan ve yağmurdan tir tir titrerken eve varıp varamayacağınızı düşündüren kasvetli, engebeli ve sıkıntılı bir yaşam şeklini alabilir tüm hayat deneyiminiz.
İşte “Bütünlüğün Nefesinde : KARADENİZ” bu yaşam şeklini sorgulayıp, aslında yolun görünenden çok daha ötesinde olduğunu hatırlatıyor.. Banu Kalaycı; yeni yolları bulma arayışında olan herkese ilham olan bu yolculuğa ışık oluyor.. Hiç bitmesin diye arzu ettiğiniz, dostlarla çevrili bir yolda olmaktan muazzam keyif aldığınız ve yeni deneyim paketlerine izin verdiğiniz bir yürüme, koşma ve sonunda coşma hali. Bugüne kadar içinize çektiğiniz en derin nefesleri, soluduğunuz en güzel havayı unutun.. YOL’a çıktıktan sonra, bütün bedeninizle, tüm hücrelerinizle nefes alıp verme halinde olduğunuzu iliklerinize kadar hissedeceğiniz muhteşem bir deneyime hazır olun..
Şelaleden akan bir damla suyun, ağaca tutunan bir yaprağın, toprakta yürüyen karıncanın teslimiyetini gösteriyor Banu Kalaycı..
Her biri özenle seçilmiş çalışma alanlarında ağaçla, toprakla, suyla, şelalenin o muhteşem gücünü hissettiğiniz sesiyle arınmak.. bulutların üstüne çıkarken her bir kilometresinde hayaller kurmak ve yeni gerçeklikler yaratmak.. “hayatta yapamam”larınızı bir bir yaptığınıza şahitlik etmek, kendinizi doğa ananın şefkatli kucağında şifalandırmak.. işte böyle bir yol halinde olmak isteyen herkesi çağırıyor KARADENİZ – BÜTÜNLÜĞÜN NEFESİNDE..
Bütünlüğün Nefesinde Karadeniz ve Banu Kalaycı… Hayatımda yarattıkları değişimi, etkiyi nasıl kelimelere dökebilirim, bana öğrettiklerini, gösterdiklerini… Her şey Karadeniz’de başladı, oraya bir Zeynep gitti başka bir Zeynep döndü. Hep diyorum hala sevgili hocam Banu Kalaycı’ya benim değişimim tam da o dağa tırmanırken başladı ve bunun için hayatım boyunca minnettar olacağım. Karadeniz’deki havanın, suyun, toprağın, çimenin, çiçeğin insanın üzerinde yarattığı tazelenme hissi, Banu’nun eşliğinde bu doğanın ta kalbine yapılan yolculuğun her nefeste baş döndüren enerjisi gerçekten kelimelerle anlatılmaz, orda olup bunu deneyimlemek lazım ancak muhteşemliğinin hakkını verebilmek için. Hayatımda verdiğim en doğru karardı bu seminer. Sonrasında hayatımla ilgili attığım adımlar, iyiye yönelik köklü değişimler o zaman hayalini kurduğum hayatı şu anda yaşamamı sağladı. Ama bunun için en çok ve hep Banu, sana teşekkür ederim. Karadeniz’de o zorlu tırmanış yolculuğunda “ben burdayım” diyip sırtıma koyduğun o el en büyük desteğim oldu. Bugün daha mutlu, dengede ve hayallerini gerçekleştirebilen bir insan olma yolundaysam senin emeğin çok büyük ❤️