"Genel" kategorisindeki yazıları / Page 3

Ruh Eşleri

Ruh eşleri ve ruh ikizleri ile ilgili bir çok soru gelmiş…Elimden geldiğince yine anlatmaya çalışayım ne oluyor o konuda diye….

  • Ruh eşi dediğimiz şey sizinle aynı dalga boyutu ortalamasında titreşen kişidir. Bu sebeple sizin bir değil, dalga boyutunuza göre onlarca, yüzlerce ya da binlerce ruh eşiniz olabilir.
  • Titreşim ortalamanızın aynı olması, sizin aynı olduğunuz anlamına gelmez… Okulda, sene sonunda derslerin ortalaması alındığında oluşan sınıf geçme notunuzun hesaplanması gibi, ortalamanız aynı olsa da ruh eşinizle çok farklı olma ihtimaliniz çok yüksektir.

Devamını Okuyun…

Madde Hafızası mı?

 

Yatak odalarımız nasıl olmalı diye sormuşsunuz…

Çocuklarımızın yatak odalarında dikkat etmemiz gereken şeyler var mı diye eklemişsiniz… 

Elimden geldiğince anlatmaya çalışayım yine:

  • Maddeler çarpışan atomlardan oluşur ve ara boşluklarında enerjisi toplayıp, aynı yaşayan bir canlı gibi, çarpışmalar devam ettikçe o toplanmış enerjisinin titreşimini etrafa yayarlar, yaymaya devam ederler…Hangi oplanmış enerji mi? Kullanan kişinin enerjisi, ya da evin içindeki – kullanım alanının içindeki genel yaşam enerjisini… Doğal olarak cansız olduğunu bildiğimiz maddeler, aslında etrafa kendilerinde enerji yaymaya devam ederler aslında… Ve bu günümüzde normal olarak varsayılan görüşle görülmediğinden çoğu zaman yok sayılır ve yaşamlar ona göre yönetilir…

Devamını Okuyun…

Ölümden Sonra mı?-)

Şu ölüleri nasıl gördüğümü merak ediyormuşsunuz.-))

Anlatayım efendim…

Şimdi ben sanırım 4-5 yaşlarındayım, tam hatırlamıyorum yaş olarak ne olduğunu ama hangi evde oturduğumuzu, hangi koltuklarımızın olduğunu hatırlıyorum, o yüzden sanırım 4-5 yaşındaydım diyorum.. İçerden annemle babamın tartışma sesine uyandım… Hava karanlık, ben muhtemelen gece uykusuna geçmişim ama, o karanlık çok gece olduğu için değil de ben küçük olduğum içindi sanki, yani akşam hava anca kararmış gibi hissim, ya da öyle olsun diliyor hala içimin bir tarafı.-))

Babam diyor, ‘’ Dedesi kızı hiç görmedi ben onu mezarına götüreceğim,’’ annem diyor ‘’ olmaz, deli misin?’’

Şimdi dönüp bakında annem 25-26, babam 29-30 olmalı herhalde… O yaşlar…O yaşları…

Devamını Okuyun…

Şu ” Önce Ben ” demeler…

Aranızda dişleri hiç olması gerektiği söylenen yerden farklı yerde çıkan oldu mu bilmiyorum… O bir diş yüzünden bütün dişlerin yerlerinin değişmesine, kaymasına, oynamasına şahitlik etmek durumunda olan..?

Ya da domino taşlarını dizip hiç oynadınız mı mesela? O tek bir domino taşının düşmesiyle ona bağlı, ona dokunan, onun etrafında olan tüm dominoların dökülmesine şahitlik eden?

Terasında giderlerinden biri suyu akıtması gerektiği kadar akıtmadığında diğer giderlerin zorlandığına, hatta evinin su aldığına şahitlik eden oldu mu ya da?

Veya iş arkadaşı sürekli hasta olduğundan gelemediği için ve işin düzgün gitmesi gerektiğinden sürekli işi artan, buna bağlı artan stresiyle kendi iş dışı çevresini de etkileyen?

Bu liste böyle uzar gider…Neden gidiyor, nereye gidiyor ona doğru yavaştan yürümeye başlayayım ben de.-))

Bu dünyadaki en birincil ve önemli işlerimizden biri olabildiğimiz kadar ‘’ben’’ odaklı olmak, o bene olabildiği kadar iyi bakmaktır…

Devamını Okuyun…

2012 ve Sonrası…

Öncelikle herbirinize yolladığınız konu başlıkları için çok teşekkür ederim. İşi öyle kolaylaştırıyor ki o ne yazacağını bilmek…

Annem eskiden ’ yahu ne istediğinizi söyleyin bari akşam yemekte, siz ne pişireceğimi söyleyin, sonrası kolay, en zor kısmı o ne pişireceğim kısmı, anlamıyorsunuz’’ derdi.. Ki haklı.. hem yemek konusunda, hem yazı konusunda..-)) O yüzden bana bir sürü konu başlığı verdiğiniz için öncelikle pek çok teşekkürler..

‘’ Yeni dünya düzeni, 2012’de ne oldu, şu anda neyin içinden geçiyoruz, nedir bu Yeni dünya düzeni dedikleri ?’’ demiş bir öğrencim…

Anlatayım.. Yine elimden geldiğince..

Evrende her şey döngülerle var oluyor; büyüyor, gelişiyor, deviniyor, çoğalıyor, duygunluğa ulaşıyor, ve dönüşüyor….Biz gibi… Ağaçlar gibi… Hayvanlar gibi… Akarsular, denizler, yanardağlar gibi.. Dünya da kendi döngüsünde var oluyor…

Devamını Okuyun…

Konumuz Mucizeler…

Mucizelere kendimizi açmak diye bir şey var…

Onun ne olduğunu merak etmiş bazı arkadaşlarımız; mucizeye nasıl açılırız, daha fazla mucizeye nasıl şahitlik ederiz, daha fazla mucizeyi nasıl kendimize çekeriz diye sorarlar..

Anlatayım elimden geldiğince…

Şimdi…

Her birimizin hayatın içindeki işleyişimizi, fişe takılı bir aletin elektrik bağlantısı olması sebebiyle çalışabilmesi gibi, kendi enerji kaynağımıza bağlı olmamızla yerine getirebildiğimizi biliyorsunuz…

Devamını Okuyun…

Aşk mı dediniz?

Aşk…

Aşk Nedir ki demiş bir öğrencim…

Yazar mısın? Anlatır mısın? Onunla ilgili bir post yapar mısın?

Yaparım tabi…Niye yapmayayım…

Ama unutmamamız lazım konu aşk olunca kavram karmaşalarının da yükünün fazla olacağını…

Aşkın ne olduğunu anlatmak için belki aşkın ne olmadığını anlatabilirim öncelikle;

  • Aşk bağımlılık değildir, 
  • Aşk sen olmazsan ben yaşayamam demek değildir, 
  • Aşk ve kıskançlık birbirinden tamamen farklı iki duygudur,
  • Aşk sömürü, tahakküm, mecburiyetler, acılar, hayal kırıklıkları, nefret ve menfaat içermez,
  • Aşk kısıtlamalardan, yasaklardan, özgürlükten ayıran her şeyin tam zıt köşesindedir…

Diye daha devam edebilirim..Ama asıl konuya geri dönersek… Aşk ne değildir diye değil, aşk nedir diye sormuştunuz onu hatırlarsak eğer…

Devamını Okuyun…

Dansın Mucizesi

Bizim evimizde dans etmek biraz hafiflik, biraz sululuk, biraz teşhir, biraz kadınlığın fiziksel zenginliğini ve güzelliğini ön plana çıkarmak gibiydi sanki ben büyürken, ya da ben öyle algılamıştım ailenin duruşunu. Ama öyle müziği açalım da hadi bi kıvırtalım, sallaya sallaya bir rahatlayalım diyen bi annenin kızı olarak büyümedim. E benim de çok niyetim ve hevesim ve hatta halim de yokmuş sanırım ki boş zamanlarım bol bol kitapların arasına saklanmak, her gün bir kitap bitirecek kadar kendimi onların içinde saklamakla geçmişti…

Taaaa ki…

Taaa ki o size anlattığım artık kendimle barışayım, ve yaşayacaksam kendim gibi yaşayayım zamanıma kadar.

30 yaşına kadar hiç elimi bile kaldırmadım, belimi hiç kıvırmadım, iki göbecik artmadım diyebilirim yani kolaylıkla.

Bir gün Bebek’te bir şeyler içmişiz, eve dönmeden başka bir mekanda başka bir şey daha içelim diye kısa bir yürüyüşteyiz, bilen bilir Bebek’te ona buna fal bakan yabancı bir adam vardı. Onunla karşılaştık…Ne tanışmışlığımız ve çalışmışlığımız var ama kafası da birazcık iyi miydi bilemedim, ellerime yapıştı yolda yürürken o gece birden, arkadaşlarım tetikte… Hayatımda bolca olan o garip anlardan biri daha geliyordu yani anlayacağınız..-) ‘’ Dansın tanrıçası müziksiz yaşamayı seçerse dünya durur, dünya yanar… Dansını tekrar hatırlaman lazım’’ diye bağırmaya başlamasıyla, arkadaşlarımın onu  paket yapıp uzaklaştırması arasında iki dakika falan var sanırım.-)

Devamını Okuyun…

Hamilelik ve Emzirme Dönemi

Bugün ki konuyu çok canımın içi, çok daha yeni anne, çok çok uzaklarda bir öğrencim sordu…Uzaktan elimden geldiğinde detay detay anlatıp yanındaymış hissini verebilirim umarım…

İnsan deneyimini yaşayabilmemiz için bir insan bedenine sahip olmamız gerektiği ortada…

E bu insan bedeninin oluşum  ve sonrasında beslenme- emzirilme sürecinde neler yapmamız gerekir demiş ki hikayemizin en önemli, en derine saklanan, en zor çözümlenesi yerleri belki de oralar hayat yaşanırken ve hazineler aranırken… O zaman yavaş yavaş üzerinden geçmemiz gerekirse neler yapabiliriz diye;

Devamını Okuyun…

Sedef Hastalığını mı Sormuştunuz?

Dün en çok sorduğunuz soru sedef hastalığını nasıl idare ettiğime dairdi ki ben de şaşırdım.

Ama elimden geldiğince detaylı hem oluşum sürecini hem de kontrol etmeyi öğrenme sürecimi anlatacağım…

Neden mi şaşırdım?

Genelde bana gelen sorular hep enerji farkındalığına yönelik oluyor da ondan… Ama beden enerjinin yaratıldığı merkez olduğundan, enerji yaratımını tetikleyen şey de zihindeki programlar olduğundan aslında hepsi birbirine en derinden bağlılar ve birbirini çok derinden etkiliyor…

Benim hikayemde sedef hastalığına dair maceram 9 yaşında başladı.Saç derimin içinde kuş gözü kadar büyüklükte bir lezyonla. 12 yaşına kadar ben kimseye bir şey söylemedim, kimse görmedi falan derken, benden 5 yaş büyük bir abim var benim, bir gün saçımla oynarken o fark etti- tüm saçlı derimi kaplamış olduğunu, ve hatta enseme doğru da iyice yayıldığını…

Devamını Okuyun…

« Yeni Yazılar Eski Yazılar »
Visit Us On FacebookVisit Us On Pinterest