IMG_4949

Kim demiş hüzün kötü diye?

Balkonda oturdum öylece… Deniz önümde dans ediyor. Güneşte bulutlarla denizin bu dansına eşlik ediyor sanki… Renkler değişiyor, görüntüler değişiyor, insanlar akıyor görüntüde değişik… Elimde bir dünya bitkiyi karıştırıp yaptığım muhteşem çayım, burnumda tüm bunların harmanlanmış muazzam kokusu öylece bakıyorum. Ve izin veriyorum. İçimde beni ele geçirmeye çalışsan hüzne teslim olmadan, onun keyfini çıkarıyorum. Sadece anda kalıp hissediyorum, teslim olmuyorum.

Tüm hislerim ve kendim gibi şu an kendini var eden hüznümü yaşamayı seçiyorum, bir sonraki saniyelerde gelecek tüm hislerim gibi, bir sonraki anlarda olabileceğim başka hislere bürünmüş ben gibi…

Hiçbir hissimi harcamamayı seçmiş bir hayatı kabullenmenin tebessümüyle hissimi yaşıyorum.

Hüzün başka bir şey, mutsuzluk başka. Mutlu olup hüzünlü olabilmek bambaşka.

Parasız olmak başka bir şey. Yoksul olmak bambaşka bir şey. O bir var oluş seçimi. Onun sahip olunan hiçbir maddeyle alakası yok.

Kişinin hayatta sorun olarak algıladığı şeylerle karşılaşması başka bir şeydir. Tüm bu yaşantılarda çözümü o an için görememek başka bir şey, çaresiz hissetmekse bambaşka bir şey.

Yüzlerce insan geçiyor oturduğumdan beri önümden. Sarman sarman sarılmış, denizin üstünden esip üzerlerine gelen rüzgârdan korunmaya çalışan halleriyle sakınıyorlar kendilerini. Her kıyafet sanki başka bir var oluş seçiminin ifadesi, her duruş, her yürüyüş şekli, her saç biçimi, her seçilen renk sanki bir parça kim olduklarının ifadesi. Ama daha çok saklanma var, daha çok korunma, daha çok sakınma. Kim olduğunu ifade etmekten çok kim olduğu belli olmasın diye sanki örtülerin arkasına bize verilen kalıplarla belirsizleşme…

Burada durmuş içimden gelen duayı seslendirirken buldum kendimi;

Her birimizin gerçek renklerimizi dünyaya sunduğumuz bir yaşam olsun bizimkisi; korkmadan, sakınmadan, çekinmeden, gönülden… İsteklerimizin ve ruhumuzun gerçek tutkularının peşinden giderek yaşadığımız cesarette olabildiğimiz bir hayat olsun. Kimin ne diyeceğini umursamadan sadece özümüzü umursadığımız, onun tüm güzelliğiyle yansımasına izin verdiğimiz. Ruhumuzun sesinin tüm diğer sesleri bastırdığı, en güzel şarkımızı duyabildiğiz ve paylaşmaya gönül verdiğimiz bir yaşam olsun. Birlikte şarkımızı söyleyelim sonra… Peşinden… Dans edelim… Kendi ışığımız, kendi rüyalarımız, kendi şarkımızda… Çılgınca…

Banu

Aralık 2009