Hayatımıza katacağımız minik çalışmaları, rutinimizi değiştirmeye izin verdiğimiz yeni ve belki daha farkındalıklı seçimleri, çok zamanımızı almayacak ama hayatımızda yaşamsal ve duygusal açıdan çok fark yaratabilecek tatlı küçük çalışmaları bir araya toplayayım, bilenlere hatırlatalım, bilmeyenlere gösterelim diye her gün Hayat Dönüştürücü Mini Egzersizlerden birini buraya yazarak, elimden geldiğince hepsini bir araya toplamaya karar verdim.

Yaparken çok da emeğinizi harcatmayacak, fazlaca zamanınızı almayacak, ama yaptıkça hayatınızı değiştirecek egzersizlerden bugün  ne var derseniz:

Bugün bizi en çok üzen insanların hangi beklentimizi karşılamadığını elimizde kağıdımız kalemimiz, sakin bir ortamda ve sadece kendimize ayırdığımız zamanda yazdığımıza emin olalım…

Her türlü negatif duygunun oluşabilmesi için bir inanç kalıbımızın, o inanç kalıbına uymayan bir etki ile karşılaşması gerekir…

İnanç kalıbı, kendine uygun olmayan bu etki ile karşılaştığında tepki olarak, bu uygunsuzluğu belirtmek için düşük titreşimli bir tepkileme yayar… 

Amaç, bize uygun olmayan bu titreşimi fark edip, bize uygun olmayan bu inanç kalıbını bulup temizlemekken, varlık sürekli kaç- savaşta yaşarken buna fırsat bulamaz ve yaratılan duygu ve benzerleri yaratılmaya devam ettikçe ayrıştırma ve temizleme yapılmadığından, yaratılan titreşimle bezenen bedenimiz bunu normali saymaya başlar. 

Ve bu normal olarak saydığı titreşime uygun bir yaşam oluşturmak için benzer duygular üretme çabasına girer.

Basitleştirelim konuyu…

Sevdiğiniz insanlardan hangi beklentiler içine girdiniz?

Nasıl sevilmek istediniz?

Nasıl duyulmak?

Nasıl fark edilmek, takdir edilmek, hayata dahil edilmek arzusundaydınız ve sevdiğiniz bu beklentinizi fark etmedi bile?

Onun yanında güvende olacağınıza dair bir beklentiniz vardı da sizi güvende tutamadı ve hatta güvenli alanınıza zarar mi verdi?

Ne olursa olsun gitmeyeceği, ölmeyeceği, ilk ve öncelikli sizi seçeceğine dair yarattığınız beklentinin nereden geldiğini düşündünüz mü yoksa?

Seven insan katlanır,

Seven insan gitmez,

Seven insan korur, kollar,

Seven insan sevdiğinin işini kolaylaştırır,

Seven insan önce sevdiğini düşünür,

Vs vs vs vs vs vs… 

Gerçekten mi?

Ne kadar çok inanç kalıbı ile örülüyüz sevgiye dair… İlişkilere dair….

Hangileri gerçek, hangileri işlevsel, hangileri geçerli diye düşünmeden sanki almışız sistemimize ve onlarla yönetiliyoruz bir ömür…

Hiç kimse bizim yaşadığımız anlar bütününü yaşamadı, bizim bedenimizin içinden dünyaya bakmadı, bizi saran ellerle büyütülmedi, ve hiç kimse bizim duyduğumuz yerden bizim gözlerimizle görmedi bu dünyayı…

Beklenti içine girmek, beklentilerimiz karşılanmadığı zaman üzülmek ve bu üzüntü ile yeni üzüntüler yaratmak, inancı kaybetmek, umudu yitirmek bir seçim bu hayatta…

Girdiğimiz beklentilerin farkında olmak, insanların bu beklentileri karşılaması üzerine duygularımızın sorumluluğunu onlara vermek yerine, sadece ve sadece kendimizi yönetebileceğimizin farkındalığıyla kendi beklentilerimizi kendimizi yöneltmek ve bize davranılmasını istediğimiz gibi hep ve sürekli kendimize davranmak ve bunun azını bize yönelten insanlardan uzak durmak da bir seçim…

Herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor hayatın içinde.

En ‘’ Yoook artııııkkk ‘’ dediğiniz insanlar bile…

Kişi kendinde olmayanı veremiyor.

Kişi hissetmediğini hissettiremiyor.

Kişi bilmediğini yaşatamıyor…

Kim…

Hangi beklentinizi karşılamadı diye çok üzüldünüz?

Gerçekten?

Hala bu üzüntüye tutulup yaşama devam etmek mi hevesiniz?

Yoksa anlamak, kendinize sarılmak, hayatın aşkını sahiplenmek ve anda kendinizi alıp yola devam etmek mi?

Siz kimleri üzdünüz tabi bir de karşılayamadığınız beklentilerle?

O da ayrı bir soru belki başka bir zamanın konusu…

Sarılırım pek çok…

Banu