Aranızda dişleri hiç olması gerektiği söylenen yerden farklı yerde çıkan oldu mu bilmiyorum… O bir diş yüzünden bütün dişlerin yerlerinin değişmesine, kaymasına, oynamasına şahitlik etmek durumunda olan..?

Ya da domino taşlarını dizip hiç oynadınız mı mesela? O tek bir domino taşının düşmesiyle ona bağlı, ona dokunan, onun etrafında olan tüm dominoların dökülmesine şahitlik eden?

Terasında giderlerinden biri suyu akıtması gerektiği kadar akıtmadığında diğer giderlerin zorlandığına, hatta evinin su aldığına şahitlik eden oldu mu ya da?

Veya iş arkadaşı sürekli hasta olduğundan gelemediği için ve işin düzgün gitmesi gerektiğinden sürekli işi artan, buna bağlı artan stresiyle kendi iş dışı çevresini de etkileyen?

Bu liste böyle uzar gider…Neden gidiyor, nereye gidiyor ona doğru yavaştan yürümeye başlayayım ben de.-))

Bu dünyadaki en birincil ve önemli işlerimizden biri olabildiğimiz kadar ‘’ben’’ odaklı olmak, o bene olabildiği kadar iyi bakmaktır…

Hücre bozulmasıyla başladığını biliyorsunuz bütün hastalıkların.. Her hücrenin en muhteşem haliyle ışıldıyor olması, ışıltılı bir bedenin olmazsa olmazı ya…Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir aile, sağlam bir arkadaş grubu, tıkırında işleyen işler için.. Ben’e sahip çıkmak çok önemli…

Burada en çok karıştırılan şey sarırım Ben’e değer veren ve Egoist  olan kişi arasındaki ince fark…Onun altını çizerek belirtmem gerekirse;

Benci- Bencil- Bene değer veren kişi ‘’ Ben çok değerliyim ve sen de, siz de, her biriniz çok değerlisiniz der..’’ Etrafını ören herkesle bu inançla, bu farkındalıkla, bu saygıyla, bu özenle, bu destek ve birlik bilinciyle birlikte olur ve ilişki kurar…

Egoist ise, ‘’ Ben çok değerliyim.. Sen? Tabi ki değilsin , benim kadar değerli asla değilsin ‘’ der…Bu kişi de yine ilişkilerini bu bilişle yönetirken, tacizkardır, manipülatiftir, derinde hissetttiği değersizlik hissini egoistliği ile örtmeye ve korku ve kızgınlıkla yönetilen davranışlarını tacizleriyle ve zorbalığıyla yönetmeye çalışır.

İşte bu egoistlerin yaptıkları yüzünden, önce ben demeyi öğrenmeye çalışan kişiler bazen zorlanır…

Neden mi? Önce ben diyememelerinin sebebi genelde, ‘’sen kimsin ki ?’’ diyen bir egoistle kurulmuş- yaşanmış ilişkileridir… O yüzden, o ona acı çektirmiş o egoist gibi olmamak için, önce ben demeyi öğrenme süreci biraz uzayabilir… Burada da tabi ki bir kurban  – zalim ilişkisinin dengesizliği de söz konusu ki, o başka bir günün konusu olsun…

Afrika’da zamanında mini bir çalışma yapılmış, çalışmanın içinde bir yerlerde her çocuğa- atıyorum- üç elma verilmiş ve senin için en değerli olan arkadaşlarınla paylaşabilirsin denmiş… Grubun içinde hiç bir çocuk elmasını bir diğeri ile paylaşmamış….Herkesin üç elması olduğu için en değerli ilişkilerinin kendileri ile olduğuna karar vermişler…

Elmasını önce bitiren olmuş, elmasını hayvanına veren olmuş, elmasını annesine götüren olmuş.. yine durum değişmemiş..

Neden bunu anlattım…

Bazen her birimiz üç elmayla bu dünyaya geldiğimizi unutuyoruz da ondan… O da başka bir günün konusu olsun ama yine… 

Konuya geri dönersek, çok dağıldım bugün.-)

Önceliği kendiniz yapıp, kendinize zaman ayırmak neden önemli?

  • Siz ne kadar mutlu sevdikleriniz o kadar mutlu…
  • Siz kendi gerçekliğinizde sizi saran herseyin merkezindesiniz.. Ve sizin eğilip bükülmeye başlamanız, etrafınızda sizinle var olan, dokunuzun parçası olan herkesin ve herseyini sallanmasına sebebiyet verecektir.. O sebeple sevdiklerinize olan sevginizi ve onlara verdiğiniz değeri göstermenin en doğru ve en etkin yolu önce kendi iyi oluş halinize odaklanmaktır.
  • Kendinizle ilişkiniz ve kendi değerinizde var olmayı seçmek özellikler çocuklarınıza sunacağınız örnek oluşluğunuzla çocuklarınızın daha kendi değerini bilen ve davranışlarıyla bunu yaşayabilmeyi seçen bireyler olmalarına destek verecektir.
  • Kişinin kendi besleyeni kendi kalbindedir. Kendi özüyle bağlantı için kendine vakit ayıran bireyler dış dünya- özellikle madde beslenmesiyle büyüyeceklerini düşünmeyeceklerdir. Bu da kişiye hem zaman hem de para kazandıracaktır.
  • En çok en çok annelerimize- özellikle yeni annelerimizde kendini unutma hali ve çocuğun etrafında kendini helak etme hali görebiliyoruz… Kendinden geçmişlik, yorgunluktan ölürken orda ortaya çalışmalar, işten koşup çocuğa sarılmalar sanıldığı gibi çocuk için değildir.. Bitmiş anne enerjisini doldurmak için genelde farkında bile olmadan çocuğunun saf enerjisini kullanıyordur. Tavsiyem yeni annelerimize, kendi beslenme saatinizi kaçırmayın… Duygusal- fiziksel- zihinsel kendinizi çocuğunuzla geçirdiğiniz saatlerin dışında bulduğunuz ve beslediğiniz yerler kesin olsun.. Unutmayın; çocuklarımızı besleyip büyütmekken işimiz, tükenip onlardan beslenmemeye özen göstermeliyiz…
  • İş konusunda kendini kaybetmek genelde korkulardan- yerinin doldurulabileceğinden- başarı ve statü ihtiyacından- paranın  çalıştığımız işten geldiğine dair inancımızdan- yokluk bilincinden- toplumsal şartlanmalardan ve biraz da şuursuzluktan olmaktadır.. Kendini beslemeyen, doyurmayan, büyütmeyen, kendine büyümek-dinlenmek-eğlenmek- beslenmek için alan açmayan bireyler tek kullanımlık ve yeri doldurulabilir piller gibidir… Kendinizi lütfen çalışırken unutmayınız…

Daha yazarım…

Çok uzar bu iş.-))

Kişi kendine zaman ayırmalı kurduğu, kurmaya çalıştığı her şeyin sağlamlığı için : ailesi- arkadaşları- işi- parası- sağlığı ve etrafında yaratmaya çalıştığı her şey için…

Günümüz dünyasında her şey bir dursun, bu benim ben zamanım diyebilmek çok çok çok önemlidir ve kişi bunu diyemiyorsa… İvedilikle öğrenmelidir.-)

Öpüyorum her birinizi…

Sarıldım

Banu

8 Temmuz 2021