Kıskançlığın ne olduğunu soranlar olmuş aranızda…

Daha detaylı anlatmamı istemişsiniz arada anlattıklarımdan…

O zaman  başlayayım ben yavaştan.-)

‘’ Seni bir şişeye koyup cebimde taşımak istiyorum… Böyle arada bir gittiğim masada karşımı koyayım ama sen o şişenin içinden bak, hep cebimde, kalbimin üzerinde ol, aşkla taşıyayım seni bir ömür..’’ demişti bir erkek arkadaşım ona göre ilişkimizin en yakınlaştığı, en ilişki gibi olduğunu düşündüğü zamanda… Ona göre beni en en sevdiği andı bunları söylediği an, bana göre de ilişkinin bittiği an.-))

Bi başka erkek arkadaşım, ‘’kocaman bir bahçe gibi olsun hayatın ama etrafına elektrikli tellerle örttüreyim ben, kimsecikler gelemesin senin yanına’’ demişti… Ben yine bir ”of allahım offf” anımda…

Bazı arkadaşlarım bu sözlerin ayrılık sebebi olmasını anlamadığı gibi, bir de çok romantik bulmuştu hatırladığım, benden ayrı ve bağımsız aşık olmuşlardı erkek arkadaşlarıma böyle sevebildikleri için, ben daha da şok kendi içimde..

Bu romantizm, aşk, sevme şekli gibi gözükenlerin aşkla- sevgi- romantizmle alakalı olmadığını hemen burada, bir kez daha belirtmek isterim. Nedir peki derseniz?

  • Değersizlik hissidir,
  • Yetersizlik hissidir,
  • Kaybetme korkusudur,
  • Yönetme arzusudur,
  • Sahiplenme isteği ve karşılığında ve yanında sevgili dediğini metaya- mala döndürme durumudur… Ve bunların hiç birinin aşkla ilgisi ve hatta alakası yoktur.

Kıskançlık en saf haliyle bireye bakıp, ondan daha yetersiz ya da değersiz olduğuna karar verip, daha sonra sahip olduğuna inandığı şeyi o daha iyi olduğuna inandığı şeye kaybetme korkusudur. Yani en kısa haliyle kıskançlık değersizlik duygusunun korkuyla karıştırılmasıdır. Hıyarla yoğurt karıştı cacık oldu, değersizlikle korku karıştı kıskançlık oldu…Nasıl hıyarla yoğurt cacık olduktan sonra artık tekrar ayrıştıramazsınız, adı cacıktır, korku ve değersizlik de kıskançlık olduktan sonra ayrıştırılamaz, beraber çalışılmalıdır.

İnsanlar neden kıskançlığın aşka dair olduğunu düşünür?

Öyle düşünmek isterler de ondan en temelinde…

Seni çok kıskanıyorum bir çok insanda; beni seviyor- seviliyorum- seçildim- yeterliyim- güzelim- seksiyim- farklıyım- özelim- yeterliyim- bir çoğundan daha iyiyim- önemliyim- değerliyim vs vs vs gibi içlerinin boş olduğu duyguları doldurmalarına destek verir. O yüzden aslında kıskanan ve kıskanılmaktan hoşlanan iki insan tencere kapak gibi birbirine tam uyumludur kendi yetersizlik duyguları sebebiyle… 

Kıskaçlık sadece sevgi ve aşk ilişkilerinde değil, arkadaşlar gruplarında, aile içinde, karşılaştığımız insanların yaşamsal imkanlarına da yönelik olabilir, ki duygusal sebepler yine aşağıda aynıdır…

Kıskanılmak istiyorum diyen insanlar ana fikirde sevilmek- özenilmek- ilgilenilmek- özel olduğumu hissetmek- seçilmek ,vs vs demek istiyorlar muhtemelen ama bunu ben değersizim diyen biri yapsın ki beni bırakması zorlaşsın diye de içsel bir ekleme yapıyorlar kıskançlığı özellikle belirtince sanki….-)

Kıskançlık duygusu organik bir duygu değildir…

O sebeple insan bünyesi üzerinde etkisi de diğer duygulara göre daha derinden hissedilir.. Daha yapış yapış, daha kanal tıkayıcıdır…

Sözün özüne gelirsek eğer…

Kendi değerimizin farkında, her gün birbirimizi tekrar seçtiğimiz ve sevmeye adanmış hayatlarımızda ilişkilerimizde bunu paylaşır olduğumuz, özgür ama sevgi dolu, bireysel güçte ama bütünlüğün nefesinde ilişkilerin hep gerçeğimiz olduğu bir hayat olsun bizimkisi… Her birimizin kendi özelliklerimizin ve güzelliklerimizin bilincinde olduğu…

Seviyorum ve çok kıskanıyorum diyen bir sevdiğiniz de varsa..

Bilin ki korkuyor sizi kaybetmekten, bir daha sizin gibisini bulamamaktan ve bilin ki sizin yanınızda kendini değersiz hissediyor… Ve bunun bilinciyle alın nefeslerinizi…

Sarıldım Herbirimize..

Sevgimle,

Banu