Bir yerden başlamak lazım yazmaya sanki…

O kadar elim gitmiyor, o kadar yazmamak için bahaneler buluyor, o kadar gözümle ekrana kilitlenip akmayı erteliyorum ki yıllardır…Biraz önce yeni açmayı planladığım bir kaç sınıfın açılış tarihlerini erteledim-yanlış anlaşılmasın, aylarca ertelemekten bahsediyorum- ağzımda olmayan dişlerimin yerinde duran 20 dikişime minik bir selam ettim kalbimden, derin bir nefes alıp geçtim bilgisayarın başına…

Dişler nerde derseniz eğer?Baya gittiler…Üst dişler… Konuşuyorum… Anlaşılıyorum… Onun için değil yani yazmaya başlamam.-)

Köklerin temizliği derken aylardır, yıllardır geldik yani oraya… Kök falan kalmadı, tek tek hepsini temizlediler.-)) Canlarım yaaaa…Ama o başka bir günün konusu olsun…Şimdi konumuz onlar değil…

Ne zamandır 21 Günün Sihrinde Alışkanlık Yaratımları grupları üzerinden de çalışıyoruz What’s App ‘te. Ofisi geçen Mart ayında kapattığımızda, canlı çalışmalarımızı bıraktığımızda, değişim ve dönüşümü kolay ve birlikte nasıl geçirebiliriz ve üzerine nasıl birlik ve bilincini de aktive edebiliriz diye düşünürken, elimizdeki malzemelerden güzel bir çalışma oluşturup geliştirdik kendi içinde her ay da…  Değişik konular, değişik taahhütler, değişik gruplarla 1.5 yıl kadar çok düzenli çalıştık 2020 Mart ayından beri.

1.5 senenin sonunda bu yaz bir mola verelim demiştik ki sevgili Ayça ‘mız vermeyelim dedi, bir grup tatlı deli onun peşinden gitti, yaz için yeni bir format oluşturduk, Ekim sonuna kadar şimdilik böyle devam edelim dedik-ya da ben demiş olabilirim Ekim sonuna kadar kısmını kendi kendime daha kimseciklere haber vermeden.-))

Tek bir grup kuracağız ve herkes canı ne istiyorsa ona taahhüt edecek grupta, herkes kendini takip edecek, herkes kendi ihtiyaçlarını belirleyecek, herkes kendinin zorlandığında yardım istemesi gerektiğini bilen tarafını sevecek, ve güç grubu birlik bilinci çalışarak birbirini – kendini büyütmeyi hedefleyecek.

Bugüne kadar hiçbir çalışmam olmadı ki öğrencilerime ” ne çalışacağınıza odaklanın” dedimde kendim bir şey çalışmayayım…Her çalışmamda benim de çalışma konum, odak konum, zorlayıcım, besleyicim, hatırlatıcılarım hepsi hazırdır…Diyeceğim odur ki ,kendim çalışmadan çalıştırmadım hiç, kendi zorlayıcımı kendi gücüme göre seçmeden ve en çok zorlanan katılımcım kadar zorlanmadan bitirmedim hiç bir çalışmamı…

Neden bu kadar böööyle uzun uzun anlatıyorum;

Bu yeni açılacak gruptaki taahhütüm için her gün en az bir konu hakkında yazmaya taahhüt etmeye karar verdim; paylaşırım- paylaşmam  artık orası bana kalmış ama yazacağım…21 gün …. Ara vermeden… Her gün.-)

Seneler önce Viktor Larkhill – diğer adıyla sevgili İvan beni sosyal medya sürecine hazırlarken 1 yıl boyunca hergün yazmayı taahhüt ettirmişti bana… Öyle 1 gün yazmayınca tekrar başa dönmeli değil, tekrar sıfırdan başlamalı değil… 1 gün yazmayınca web sitemi kapamacasına, Facebook sayfamı, gruplarımı yok etmecesineydi taahhütün şartları…Bakmayın siz bahsettiğim 2007-2008 seneleri… Baya binlerce kişilik gruplarım falan vardı.. Eğitim sürecinin parçası, 1 günde 1 grubu 10.000 kişi yapmazsam tüm çalışmaları bitireceğini bile açıklamışlığı var gün içinde… Neyse.. O da başka günün konusu.-)))Ama evet, o gün 10.000. kişiyi görmüştü tabi grup.-)

Eğer 15 yıl her gece hiç aksatmadan ders verebildiysem, o 15 yılda ölümler, hastalıklar, ayrılıklar, siz söyleyin artık hayatta ne varsa- ben her ders sınıfımın başında olabildiysem, o bir yıl benimle askeri disiplin ötesi çalışmasıdır bile diyebilirim birazcık sebebi… Gerisi benim saf manyaklığım.-)

Neyse …Yine neyse….Allahım, baya unutmuşum yazmayı…

Neredeyse 10 yıl sonra düzenli yazmaya başlamaya geri dönmek arzum….

Ekranın başına geçip, nefesimi alırken ekranda yazdığım kelimelere gözü değecek tanıdığım- tanımadığım her ruhun nefesine daha nefesler alınmadan bağlanmak, sonra da o yaşanması olası ama daha yaşanmamış o anın hatırasını değecek tüm gözlere ulaşsın diye havaya nefesimi sessiz yaşanmışlığın hatırasında vermek…

Gerçekliklerin arasında dolanırken ekranın renklerini en canlısından hissetmek, zihnim- beynim-ruhum tek bir noktadan akarken bütünlüğün nefesine her hücremi sanki daha da farkındalıkla hissetmek…

Evrenin ucuna dokunmak sonra… O zanım evrenin her hücresinin söyleyecek sözüne ve ona değen her göze anlam olmak ve akmasına izin vermek parmaklarımın ucundan…O anda zaman ve mekanın bükülmesine şahitlik etmek yine…. Kaşık yok derken…… O aslında ben yoğum anı.-))

Neyse….

Bana konu yazarsanız seçer seçer yazarım…

Yoksa aklıma ne gelirse onu yazarım….

Taahhüt grubuna da hala gelesiniz varsa beklerim…Gruba dair detaylar yaklaşan etkinlikler bölümünde var zaten , bakarsınız ilgilenirseniz…

Öpüyorum herkesi…

Sarıldım bir de tabi….

Banu

20.06.2021