rose-729509_960_720

Bir çılgınlık yaşamak…

Bir çılgınlık yaşamak ve hepimiz çılgınız aslında hayata merhaba dediğimiz andan sonra…

Ağlarken gülebilen, aşkı nefretle karıştırabilen, sevginin huzurlu kollarında sonsuz huzursuzluk naraları atabilen, sevdiklerimizi toprağın altına uğurlarken bundan anlam çıkarmaya çalışabilen, bir gün hepimizin o toprakla bütünleşebileceğini bile bile birbirini kırabilen, üzebilen, anlık tutkularımızdan kendimizin kopyalarını yaratabilen, en büyük ve ayırımcı özelliğimiz düşünebilmek olmasına rağmen düşünce yerine anlık zaaflarımızla hareket edebilen, zaman zaman bundan gurur duyabilen, bazen çizgi film seyrederken bile ağlayabilirken- en zor anlarında hayatın yüreğine taş basılmışçasına gözyaşlarına tebessümü siper edebilen, sevgiden deyip adam öldürebilen, paraya değil vücudunu ruhunu da satabilen, her yalana inanabilen, her doğruyu reddedebilen, gökyüzüne bakıp bizimle oynaşmasını ayın-güneşin –bulutların ve her şeyin… Şükretmesini bilmeyen çılgınlarız biz…

Çılgınız biz…

Başkalarının bacak arasında aile namusunu ararken, kardeşin kardeşi doğraması emrini verirken…

Çılgınız biz…

Ya benimsin ya toprağın diyerek en sevdiğimizi musalla taşının soğuğuna sererken…

Çılgınız biz…

Menfaatleri adına bir grup insanın, başka bir grup insanı, bebekleriyle katlederken…

Çılgınız…

En büyük yatırımlarımızı saatlerimizi-yıllarımızı harcayarak elde ettiğimizi, bir kibritin ucuna teslim ederken… Maddeye yaptığımız tüm yatırımların yanında ruhumuzu açlıktan öldürürken…

Çılgınız biz, suya yazı yazdığımızı bile bile bıkmadan her gün yazımızı tazelerken…

Neden var olduğumuzu, var oluş sebebimizi bulmaya uğraşmak adına yaşamak varken bize sunulan sebeplere olmaz anlamlar katmaya çalışarak, varsayalım, ilerlerken…

Çılgınız biz…

Her geçen günde hiç olmayan anlamları aramaya çalışırken… Ve var olan bütün anlamları hiç görmezden gelirken…

Çılgınız biz..Çılgııınnn…

Sevgiyle sarılmak, gülen gözlerle bakabilmek, incelikle düşünebilmek, paylaştıkça çoğalmak, anlayışla yaklaşmak, hevesle tutunmak varken böylesine zor, böylesine kırıcı, böylesine yıpratıcı bir yolda ilerlemeye çalışırken…

Biz… Çılgınız…

Ve…

Umarım hep çılgın kalmayacağız…

 

 

Mayıs 2004