fairy-2164638_960_720

Sen Sen misin?

‘’Ben …..’’, ‘’Ben …’’ diye başlayan cümlelerinizin kaçında gerçekten kendiniz olduğunu iddia edebilirsiniz?

Doğduğunuz andan itibaren asla sizin yaratımınız olmayan, anne ve babanızın genetik yapılarıyla örülmüş ve düşünce kalıplarının barındığı bir bedenin içine girmekle başlıyor her şey.

Kim size bakıyorsa, büyütüyorsa onun doğruları yavaş yavaş zihninizin derinlerine işlemeye başlıyor sonra;

‘ Sen yapamazsın, dur ben yapayım.’

‘ Beceriksizlik senin kanına işlemiş.’

‘ Bu evde iki çocuk var. Ablan güzel olan sen de zeki olansın… İdare et. Alış buna.’

‘ Hıristiyanlar- Müslümanlar- Museviler kötüdür-iyidir.’

‘ Kazanmak her şeydir. Ve bazen bunun için sevdiklerini ezmekten çekinme. Yoksa onlar seni ezerler.’

‘Sen paranın ağaçtan mı toplandığını sanıyorsun. Zor iş para kazanmak’

Hiç susmadan konuşur onlar. Amaçları sizi dünyaya hazırlamaktır. Ama tabi ki sadece kendi bildikleri şekilde ve kadarıyla.

Sonra eğitim girer devreye. Hiç susmayan hocalar. Hep onların dedikleri doğrudur. Ezberlemek iyidir. Ne düşündüğünden çok nasıl göründüğün önemlidir. Aykırı olmaya her kalktığında disiplin kurulunun önünce buluverirsin kendini…

Filmler seyredilir, şarkılar dinlenir, romanlar okunur. Aşk acıdır. Her kes öyle söylemektedir. Tüm bunlara inanmışlık ilk aşk acısını bile deneyimletir.

Ve o kadar inanmışızdır ki tüm bu söylenenlere, bedenimizdeki atalarımızın tüm o düşünce kalıplarıyla birlikte gerçek hayata girdiğimizde bir bakarız ki ; gerçekten beceriksiziz, gerçekten güzel olan diğer kız, gerçekten kötü bizim dışımızdaki tüm inanışlar, ve para zor kazanılıyor, hiç de ağaçtan toplanmıyor…

Şimdi ben sorarım size?

Gerçekten siz misiniz bu?

Gerçekten size söylenenler misiniz siz?

Gerçekten bununla yetinmek mi kararınız?

Onlara inanmayı seçtiyseniz ve yarattıysanız bunca felaket dediğinizi, sadece değiştirseniz inandıklarınızı değişir mi yoksa tüm ben dedikleriniz?

Bir düşünün sadece?

Gerçekten siz misiniz siz olduğunuzu sandığınız her ben dediğinizde?

Şubat 2010