IMG_4900

Hadi Biraz Eğlenelim

Eğlenmek iyidir. Eğlenmek güzeldir. Eğlenmek insanı hafifletir. Eğlenmek insanı soruna odaklı değil çözüme odaklı yapar. Eğlenmek ruha iyi gelir. Eğlenmek sağlıklıdır. Eğlenmek canlandırıcıdır. Eğlenmek bulaşıcıdır. Eğlenmek bağışıklık sistemini güçlendirir. Eğlenmek sizi mutlu kılar. Eğlenmek öğrenilir.

Tüm hayatımız boyunca eğlenmeye dair bir dünya kalıpla büyüdüğümüzü biliyorum;

‘’Ciddi ol, ciddiyet sana önem kazandırır. Hafif kadınlar kahkaha atar. Karı gibi gülme. Dünya acı çekerken sen gülmeye utanmıyor musun? Boş insanların işidir eğlence, işine bak sen. Eğlenecek vaktimiz yok. Hayatı ciddiye almak lazım. Yapılacak onca şey varken sen dalganı geçiyorsun.’’

Daha saymama gerek var mı?

Ya da… Çok eğleniyorsunuz, ararsınız bir arkadaşınızı, ya işi vardır, ya bir yerdedir, mutluluğu paylaşmasak da olur modu hissedilir.

Ama çok mutsuzsunuzdur, ararsınız arkadaşınızı, nerede olursa olsun dinler sizi, koşar gelir.

Dinlemesi, koşup gelmesi tabi ki muazzam. Ama bir öğretidir sanki o; iyiysen beni boş ver, kötüysen yanındayım. Farkında olmadan arkadaşa ihtiyaç olduğunda kötü hissedecek bir şeyler aranır sanki.

Sabah kalkarsınız gazeteler sizi kötü hissettirmek için haber yazmıştır sanki ölümler, cinayetler, tecavüzler, katliamlar. Televizyonu açarsınız; aynı benzer şeyler. Arabaya ilerlersiniz, radyoyu açarsınız; her şey kötü, insanlar beter, aşk yaralı… Öyle bir hale geldik ki,bir şey haber olacaksa iyi şeyler haber olabilecek duruma geldi bence.-)

Dost sohbetlerinde buluşulur, aklınızda hep annenizin sözleri; ‘Aman kızım eşinin, işinin, çocuğunun iyiliğinden bahsetme. Nazar değer maazallah.’’ Bir araya gelindiğinde de hep sorunlardan bahsedilir böylece… Ne güzel… Çok güzel hissettirir kendimizi bunlar bize.

Dediğim odur ki; kötü hissetmemiz bize doğduğumuzdan beri öğretiliyor sanki. Ve ekliyorum; eğlenmek de öğrenilir aynı şekilde.

Tüm ciddiyetle gününüzün bir kısmını eğlenmeye ayırın. O dakikalarda çok sevdiğiniz bir komedi filmi bulun seyredin, çok komik bir arkadaşınızı arayın, komik bir şeyler yazın, komik bir şeyler okuyun, aynanın karşısına geçip kahkaha atmaya çalışın-suratınızın bunu becerememesine eğlenin… Bulun işte bir şeyler. Eğlenmenin hissini benimseyene kadar sürekli, düzenli yapın bunu. Bedeniniz ve zihniniz eğlenmeye alışana kadar.

Günde on dakikayla başlayın, on beş dakika yapın… Sonra güne yaymaya çalışın.

Kahkahanın gücünü araştırın internette. Beyne nasıl sinyaller yolladığını.

Kahkaha atmaktan, gülmekten, eğlenmekten, hayattan keyif almaktan utanmayın, çekinmeyin.

Hayatınızda ne yapıyorsanız, ne yapmanız gerekiyorsa önünüzde yaparken iki yol vardır;

Ya yaparken sürekli söylenir ve mutsuz mutsuz yaparsınız,

Ya da içinde eğlenilecek bir şeyler bulup eğlenerek.

Öyle de yaparsınız böyle de sonuçta, sadece farklı hissederek. Ve inanın bana eğlenerek yapılan her şey hem daha iyi sonuç verir, hem de çok daha kolay yapılır.

Benim yaptığım şeylerde eğlenilecek bir şey olamaz demeyin; dualite kuramı-zıtlıklar dünyası; sıkıcı şeyler varsa keyifli şeylerde olmak zorundadır. O anda sizin göremiyor olmanız onun olmadığı anlamına gelmiyor….Ve inanın isterseniz o yönü de görebilmeniz çocuk oyuncağı.

Böyle bir tercihiniz olduğunu bilin sadece…

Sonra ne yapacağınıza siz karar verin…

Banu

Aralık 2009