1074946_10153504795195545_190595281_o

Sensiz Olmaz 2012 Aralık’ta çıktı sanırım… Blog yazılarının toplanması, bir araya gelmesi, internet linklerinden değil de kağıdın sıcağından okuyalım diye… Zaten çıktıktan sonra yine Down Sendromu Derneğine tüm geliri bağışlandı, raflarda yerini aldı, sanırım 3 baskı da yaptı… Ama artık baskısıyla pek uğraşmayacağız gibi gözüküyor.-) Web sitemizde, kitabımızın linkinde kitabın kendisi de bulunsun istedim… Buradan günlük paylaşımları yapıp, daha sonra tamamını paylaşılabilir durumda burada tutmanın, kitabı nerde buluruz sorularına destek olacağına eminim…

2010 – 2012 yılları arasında yazılan blog yazıları… Öncesinde de bilgisayarımda var olan yazılar da var… Tarihlerini not düşmemişim altlarına.-)

2020 yılına da yeni giriş yaptık daha…

Bu yazılar web sitesindeki yerini alınca, yeni yazıların daha kolaylıkla buraya ekleneceğine eminim…

Sevgiyle kalalım hep… Bugün ve daima… Yılların nasıl kolay geçtiğini artık ve hep bilirken.. Her birimizin son nefesinin nerede saklı olduğunu bilmeden.. yaşanan her günü sevgiyle, saygıyla, huzurla ve bütünlükte örmek önceliğimiz olsun hep…

Sevgimle,

Banu

…….

Önsöz

Değişim hayatın en önemli ve en değişmez parçası. Değişimden korkmak da değişim kadar değişmez bir gerçek. Ama insanları farklı kılan korkmaları değil. İnsanları farklı kılan o korkuyla ne yaptıkları, o korku enerjisini nasıl kullandıkları, yollarına devam ederken o korkuyla nasıl başa çıkabildikleri, ya da çıkamadıkları.

Değişimin hızlandığı, zamanın kısaldığı bir dönemden geçiyoruz. Dostlarım, arkadaşlarım, danışanlarım, öğrencilerim, ben… Hepimiz… Herkes var olmaya devam edebilmek için yeni bir şeyler yapması gerektiğinin farkında… Ama;

Kimileri yıllar önce bir süre onları çok mutlu etmiş, ama artık nefes alamadıkları ilişkilerden çıkmaya korkuyor,

Kimi senelerce aynı masada çalıştığı, aynı insanları gördüğü, çok iş yapıp çok paralar kazandığı ama artık onlara coşku vermeyen ofislerinden çıkıp yeni bir hayata başlayamıyor,

Kimi… Hayata ruhundan daha fazla katması gerektiğini biliyor, sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini; tanınır olmaktan, bilinir olmaktan, başarılı olmaktan korkuyor…

Kimi yeni bir eve taşınmaktan,

Kimi yaşadığı yeri bırakmaktan,

Kimi saçını, giyim tarzını değiştirmekten,

Kimi büyümekten, yeni bilgilerden, yeni kavramların hayatına girmesinden korkuyor…

Sevgili ve canım ve tatlı güzel egomuz bizi yerimizde tutmak için her şeyi yapıyor.

Korkmak çok normal, çok insanca ve çok herkesin…

Ama hiç kimse, bilgisayarındaki eski programını silerken daha eskisini yüklemek için silmiyor. Gidenin yerine her zaman daha iyisi, daha iyisi geliyor; bu eski kendimiz olsak bile.

………………………

Ben bu yazıyı yazarken kendi en büyük değişimlerimden biriyle nefes alarak yüzleşmeyi seçiyorum….

Kitaba gelince de…

Kitap seneler içinde yazılmış, parça parça gün gün birikmiş yazılar bütünü…

Aşk, kırgınlık,boşanma zorlanma, direnme, kararsızlık, karamsarlık., suçluluk duygusu, acıma, kızgınlık, bezginlik…….

Aşk, özgürlük, mutluluk, keyif, eğlence, bireysel bütünlük, tutku, büyüme, gelişme, dostuk….

İnsana dair her şeyden… En kalbimden… Geldiği gibi…

Neye niyet ediyorum?

Yüzümüzde tatlı bir gülümseme yaratmasını, kendi değişimlerimiz için ayağa kalktığımızda arkamızda minicik bile olsa rüzgarını hissetmemizi, bize güç vermesini ama asıl kendi gücümüzü bir kez daha hatırlamasını, bunu hep kendi bütünümüzü koruyarak yapmamız konusunda bize destek olmasını… Bunu yaparken neşeyle, kahkahayla, sağlıkla, coşkuyla, bollukla yapabilir olduğumuza bize hatırlatmasını…

Her an…Bir sonraki anın yeni doğuşunun habercisi aslında…

Ve ben ne dilemek istedim bir de yine yolculuğumuzun en başında; hepimiz için korkunun bizi ele geçiremediği, korkuya rağmen yürüdüğümüz ve büyüdüğümüz, korkunun içinden geçtikten sonra derin nefeslerin sabahına ve özgürlüğüne uyanabileceğimiz bir ömür olsun bizimkisi…

Kitabın sayfalarına dokunan, gözü bu sayfaya değmiş her Bir’e…

Sarıldım…

Sevgimle,

Banu

…….

Özgür müsün Sen Şimdi

‘’ Aşk, özgürlük ve yaşama coşkusu… Eğer bunlar hayatınızda bir bütün olarak var olmuyorsa aslında belki de yaşamıyorsunuz’’ demişti bir gün bir hocam.

Tümü parçalara ayırıp incelediğimde kendi özgürlük tanımımın bir kısmı dökülüverdi kağıda… Bir bakın, beni ekleyin, beni çıkarın, tanımlarımı çoğaltın, tanımlarıma tanım katın…

Söyle bir dökersem kafamdakileri özgürlük nedir ‘ Bence’ diye;

Özgürlük, dünyanın doğru diye bize dayattığı her şeye kendi doğrularımızı dayatabilmemizdir.

Özgürlük, toplumun kokuşmuş kurallarına, söylemlerine, esaretine, herkesi benzer yapma ve kontrolde tutma isteğine gülümseyerek başkaldırabilmektir.

Özgürlük, ne istediğini bilmek ve bildiğin şeyin arkasında yalansız durabilmektir.

Özgürlük, bu dünyada bizi en güçlü kılan şeydir.

Özgürlük, insanın kendinden utanmaması, kendini sevmesi, kendine sahip çıkması, aynayla her yüz yüze geldiğinde gözlerinin içine dimdik bakabilmesi, aynadan gözlerini ayırırken sevgiyle kendini bırakabilmesidir.

Özgürlük ‘her istediğimi yaparım, siz benim umurumda değilsiniz’ demek değildir.

Özgürlük hayvani güdülerin sizi yönlendirmesine izin verip, kalabalıklarda farklı olabilmek için gereksiz egosal çatışmalara girip kendini pohpohlamak değildir.

Özgürlük istediğini yemek, istediğini içmek, istediğin filme gidip, istediğin kıyafeti giyebilmekte değildir sadece.

Özgürlük her gün yataktan kalktığında hala kalbine dokunuyor olabilmektir dünyanın tüm safsatasını umursamadan. Kalbine her dokunduğunda kim olduğunu bilmek, olduğunu sevmek ve kalbinin sana söylediklerini hayata geçirebilmektir.

Özgürlük mutluluktur.

Özgürlük kişinin kendine saygısıdır.

Özgürlük kişinin kendini bilmesidir.

Özgürlük kendini seven insanın olmadan yaşayamayacağı, o olmazsa nefes alıp ortalıkta dolaşmaya yaşamak diyememesidir.

Özgürlük dışarıda bulunmaz.

Ruhu özgür olmayı bilmeyen bir insan da asla özgürlük için uğraşmaz.

Özgürlük zordur bu kalabalıklarda herkes prangalarını sevip, okşayıp yaşarken.

Özgürlük yalnız olmayı bile göze almayı gerektirir bazen.

Ama her parçanız kalbinizde öyle sizinledir ki siz özgürken, onu bilen de kendi bütünlüğüyle yetinir ve ihtiyacı yoktur kimseye zaten.

Özgür olmak tam olmaktır yaşamda… Her parçasını hayatının bir köşesinde bırakıp yoluna devam eden paramparça, korkuyla yaşayan ruhların arasında…

Özgürlük korkularını karşına alıp, onları sevip okşayıp, hayatta canavara dönüşüp karşımıza çıkan suratlarına kanmadan, hiç bir parçamı size teslim etmeyeceğim diyerek yürüyebilmektir bütünlüğün ışığında.

Özgürlük gerçekten var olmak demektir. Tüm farklılığınla ve yaradılışının mükemmel ağıyla.

Özgür olmadan var olduğunu, kendin olduğunu iddia etmek belki de koca bir palavra…

2004

…….

Bölüm 1 Sonu