soap-bubble-2403673__340

Bitecek mi?

Bir yazı elime geçti bugün… Bir resim üzerinde bir yazı daha doğrusu;

‘’Tanıdığımız en güzel insanlar yenilgiyi tatmış, acı çekmiş, kayıplar yaşamış, mücadelenin içinden geçmiş ve derinlere indikten sonra kendi yolunu bulmuş kişilerdir. Onların bir minnet duygusu, bir duyarlılığı vardır ki bunu şefkatle, kibarlıkla ve en çok da sevgiyle hayatlarına aktarırlar… Güzel insanlar öyle birdenbire ortaya çıkmazlar’’ gibi bir şey söylüyor bire bir, kelime kelime böyle demese de…

……………

Sanırım On sene önceydi, ruhumun renginin tuttuğu bir eğitmen bulmuştum kendime. İlk seminerimizden 20 gün sonra çevirmeni olarak yanındaydım, bir 20 gün sonra yine, bir 20 gün sonra yine… O sene neredeyse seminer odasından hiç çıkamadan onunla çalıştık; dağ başlarına gittik, deniz kenarlarına indik. Yaklaşık 500-600 vaka üzerinde çalışırken, ben onun yanında tüm olanı biteni izler, bir yandan onun Türkçesi olurken durmadan ağlıyordum; her çalışılan vakada bir yandan gözüm akıyor, bir yandan çeviriyor, bir yandan öğreniyor, bir yandan temizleniyordum… Üzerinde çalışılan her bireyin acısı benim bir parçamdı sanki; kaybedişler, yalanlar, hastalıklar, aldatmalar, korkular, kaçışlar, kabul etmemeler ve edilmeyişler, farklılıklar, kendini beğenmeyişler, acı vermeler, gücünü sahiplenmemeler… Her şey… Bedenimdeki suyun tuttuğu tüm hafıza onlarla çalışırken gözümden akıyordu sanki…

‘’Biliyordum’’ dedi bir gün… ’’Ama bu kadarını beklemiyordum… Bana insanlarla çalışırken, onların tacizleri, tecavüzleri, ölüm kayıpları, tüm bu acılarına bakarken nasıl bu kadar soğukkanlı olabildiğimi sormuştun bir gün… İşte böyle’’ dedi… ‘’ O acıları bilirliğimle, içinden kaybolarak da olsa sonunda çıkmışlığımla, kişilere oradan çıkabilmeleri için kısa yolu göstermeme yardım ederken bunu yapabilmek için o acıların tamamen temizlenmiş olmasını gerektiriyor, yoksa onların içinde kaybolurum onlarla çalışırken… Ve şimdi… Senin eğitmenin olarak benim görevim tüm bu acılarından en temiz haliyle çıkmanı sağlamak; sadece tecrübesi ve hissi sende kalacak şekilde seni buradan çıkarmak…’’

‘’Bitecek mi?’’ dedim artık günlerdir durmayan gözümün yaşıyla… ‘’ bedenimi, ruhumu kemiren bu haksızlık, sevgisizlik, kızgınlık, anlayışsızlık, sevgisizlik, kırgınlık hissi bitecek mi ben onların arasında boğulmadan, ölmeden?’’

‘’Bitecek…’’ dedi… ‘’ Ve ondan sonra lezzetine doyum olmayacak… Acısı çıkınca sadece yol bilirliğin ve saf sevgin kalacak. Bitecek… Ve hayatının acılarla bölünmeyen, kızgınlıkla önüne set konulmamış saf kaynağına ulaşınca zenginliğinin tadına varırken ziyafet sofralarınla herkes doyacak, kendi sofralarının hayalini kuracak, yaratmak için gücünü toplayacak…’’

…………

Şimdi ben çalışıyorum insanlarla… Şimdi ben duyuyorum bazen aynı sözleri..Şimdi biliyorum; geçiyormuş…Şimdi biliyorum her daim, her günün temizliği düzenli yapılmalıymış yine de, çalışmalar bitmiyormuş.

………………………….

Acının içinden geçen insanın hep iki şansı vardır; ya kendi gördüğü zulmü başkasına da yapıp hırsını almak ister ya da kendine yapılmasını istediğini yaparak çarkı değiştirir… Nasıl zulmedeceğini çok iyi bilirken o… Sevgide kalmayı seçer tersi gerekmedikçe…

Aşağılanarak büyümüş kişilerin iki şansı vardır; ya bildiği ve eleştirdiği kişiye dönüşür ve dişine göre bulduğunu en güzel şekilde aşağılar kendi çok yaşamışlıyla, ya da… Kendine yapılmasını istediğini yapar aşağılama motifi gördüğü insanlarda; onları takdir eder, büyütür…

Acı çeken insanlar en net acı vermeyi bilenlerdir… Ama bir seçim vardır hep, acıyı en güzel şekilde şifalandırmayı da oradan geldikleri için en iyi onlar bilirler…

…………

En çok acı çeken insan değildir o yüzden en iyi şifalandıran; acının içinden geçen, geçerken öğrenen, öğrendiğini tutan, işine yaramayan üzüntüyü, kızgınlığı, nefreti bedeninden, hislerinden atmayı bilendir acıyı gördüğünden şefkatle sarabilen…

Nefesle… Her gün geleni günde bırakmayı bilerek… Her günün acısını yarına taşımamaya azmederek… Baktığı gözün üzerine acıdan, nefretten perdeler çekip ışığını kesmeyeceğine, en yüksek potansiyelini elinden gelenin en iyisiyle yaşamaya niyet ederek güne uyanır kendini seven bedenler içindeki ruha yaşaması için açtığı alanda..

Ekim 2011