happy-mermaid-21364

Benim Canım Egom…

Ego bebektir; ilgilenmek, dinlemek, ama karar aşamasına gelindiğinde çok ciddiye almamak gerekir.

Canımdır O. Olduğunuz yerde, durduğunuz kimlikte, aldığınız kararda siz olduğunuza inanır, öyle zanneder. Ve o her ne ise değiştiğinde sizin öleceğinizi zanneder. Değişimi bu yüzden istemez, değişimden korkar, çünkü değişim ölüm demektir onun için. Ve yaptığı dünya kadar oyunda, her seferinde sizin değişiminizi durdurmak için yaptığı manipülasyonda aslında tek bir amacı vardır; sizi korumak, kendince ölmenizi engellemek.

Gözünüzün önüne 3-4 yaşında bir minik getirin; bir şey ister, ilgilenmezseniz bağırarak ister, daha da ilgilenmezseniz ağlamaya başlar, olmadı çığlık atıp ağlamaya devam eder. Ve bir süre sonra kontrolü kaybeder, neden ağladığını ve bağırdığını unutur ve hafiften histeri komasına tutulur. Aslında ilk başta yapılması gereken onun gözlerinin içine bakıp ‘ seni duyuyorum hayatım’ demek, belki zaman istemek, belki açıklama yapmak, sonra da evet ya da hayır demektir.

Egoya da aynen küçük bir çocuk gibi davranmak lazım her sesini yükselttiğinde. Nasıl mı?

Her yeni şeye başladığınızda içinizde o sizi kemiren ‘yapamazsın, ne gerek var ki, yahu böyle iyiydik, hem şimdi bak insanlar ne der, hem beceremezsin ki, amaaaaannn üç günlük dünyada ne gerek var kendini kasmaya …’’ Türünden sesler duymuşsunuzdur. İşte bu ve buna benzer tüm gürültüyü çıkartan değişim ve ölümü bir tutan egonuzdur. Sesi ilk duyduğunuzda ‘ Seni duyuyorum hayatım ‘ demeniz çok önemli, komaya girip çığlık atmaya başlamaması için.Tam gözünün içine bakarak ‘ Seni duyuyorum. Ama bir sorun yok, ben hallederim, güvendesin’ demeniz çok önemli.

Sonra O’nu çok ciddiye almadan yolunuza devam etmelisiniz. O arada yine konuşmak istediğinde, çok şımartmadan belirli bir zaman dilimi ayırıp onu dinlemeli, sonra yine bildiğinizi yapmaya devam etmelisiniz. Saatlerce konuşmasına izin verirseniz sizi bezdirebilir ya da kendine kendince inandırabilir; o yüzden beş dakika mesela onu konuşturup rahatlatmalı, sonra teşekkür edip ayrılmalısınız. Zaten bu konuşmaları birçok insanın ciddiye almasını sebebi ego oyunları ve ego hakkında bilgi sahibi olmamalarıdır. Ve bilinmesi gereken şey yukarıda söylediklerim kadar kısa, anlaşılır ve bir o kadar da anlamsızdır.

Çünkü dikkat etmişsinizdir, O iyi ya da kötü diye değişim yapmaz; evlenirken de konuşur, yeni bir aşka girerken de, yeni ev alırken de, yurtdışına –yeni bir ülkeye ilk kez giderken de, üniversite başladığında, yeni ve maaşı daha iyi iş teklifini kabul ederken… O hep konuşur. Onun gelişimle alakası yoktur çünkü değişimi önlemek ister, kendince sizi ölüm sandığından alıkoymak ister. Aynı şekilde tabi boşanırken de, sevgilinden ayrılırken de, okullar biterken de hiç susmaz…

Onu boş bırakırsanız da hayatınız maalesef 4-5 yaşlarında bir çocuk tarafından ele geçirilir ve onun kurallarıyla yönetilir; gelişme, değişme, kutumuz küçük olsa da, boş ver sığışırız nasıl olsa…

Ve matematiksel kural çok basittir; egon sadece 21 gün konuşur.21 gün dayanabilirseniz, bildiğinizi yapıp devam ederseniz, o yeni olan şeyi hayatınıza sokup korumayı becerebilirseniz bilin bakalım ne olur? Ego bu sefer çılgınlar gibi onu korumaya başlar.

Bu yazı nerden çıktı?

Alkol bağımlılığından kurtulma çalışmalarında sporun iyi geleceğini düşündüğü için her gün spor salonuna gelen, günlerce kan ter içinde spor yapan çok tatlı bir insanla tanışmamla.Bu adını bile bilmediğim şahsın hikâyesini aralarda bölük pörçük öğrenmiştim. Bundan on gün kadar önce ‘’ Bugün çok zorlandım gelirken, içimden bir ses durmadan gitmememi ve bir şişe votkayı kafama geçirmemi söyleyip durdu ‘ dedi. Spora başlamasının kaçıncı günü olduğunu sordum. On dokuzuncu günündeydi.’ Lütfen yirmi bir gün dayan, o sesi çok ciddiye alma iki gün daha dedim…’’Yardım istemeyene daha fazla bir şey diyemezdim. Ertesi gün spora gelmedi. Bir daha da hiç görmedim.

Aklınızda olsun bu yirmi bir gün işi…

Belki bir gün işinize yarar; ucuna gelmişken zaferlerin, tam sınırındayken hasatına emeklerin belki size başka bir güç verir…

Banu

Aralık 2009