woman-in-a-boat-26497

Bölüm 10

20. DÜRÜSTLÜKTEN UZAK YAŞAMAK

Bir davranış biçimi olarak bakıldığında dürüstlükten uzak yaşamak, hem özü sözü bir olmamaya hem de yalan söylemeye benzese de burada kendi dürüstlüğümüze bakmamız gerekiyor. Ne kadar dürüstüm? En çok da kendime karşı. “Ben yetersizim, kurbanım, beceriksizim. Bunu hak etmiyorum” dediğin her konuda kendine dönüp “Gerçekten mi?” diye sorman gerek. Çünkü bir şeyin hayali bir kişide varsa, o hayale ulaşabilme potansiyeli de her zaman vardır onda. En çok kendi kendimize söylediğimiz yalanlar yüzünden gücümüzü yok sayıyor, hareketimizi kesiyoruz.

Birisi sana “Nasılsın?” dediğinde gerçekten nasıl olduğunu öğrenmek için sormuştur. “İyiyim” cevabını verdiğinde bile ne kadar dürüst olduğunu sorgulaman lazım. Gerçekten iyi olabilirsin ya da hayatında kötü giden birçok şey olsa bile sen iyi olmayı seçebilirsin. Ama kendini çok kötü hissettiğin halde “İyiyim” dediğin noktada dürüst değilsin. Kendi gerçeğini sahiplenmediğin her anda, gerçeğini büyütecek, besleyecek şeyleri de elinin tersiyle itiyorsun demektir.

https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 1 için tıklayını
https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 2 için tıklayınız
https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 3 için tıklayınız
https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 4 için tıklayınız
https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 5 için tıklayınız
https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 6 için tıklayınız
https://www.banukalayci.com/?p=1099 Bölüm 7 için tıklayınız

Bolluk hissimizin dürüstlüğümüzle ne ilgisi var?

Konuştuğumuz her kelimenin bir titreşimi var ve dürüstlüğümüzden ayrı olduğumuzda vücudumuz bunu biliyor. Bu da gücünün düşmesine yol açıyor. Hasta olan biri mi 2 km yolu daha kolay yürür, sağlıklı, düzgün beslenen biri mi? Dürüstlükten uzak kaldığın her noktada enerjin düştüğünden potansiyelini fiziksel dünyaya akıtman yavaşlıyor. Bu da bolluk yaratmak ya da bolluğun keyfini çıkarmak istediğin yerlerde engelleyici olarak karşına çıkıyor.

21. VEFASIZLIK

Bugün olduğum yere gelene kadar bana dokunmuş, beni görmüş, bana selam vermiş, benim elimi tutmuş ya da itmiş herkesin bugün olduğum insan haline gelmemde payı var. Vefa duygum hepsine yönelik olmalı. O yüzden onlarla karşılaşmamın her anını onurla ve şükranla tanımlamak, hissetmek yüksek bilinçte olmak bizim için.

Eğer şu an olduğun yerle ilgili sorguladığın, üzüldüğün, affetmediğin insanlar varsa, enerji çanağının delikleri var demektir. İçine koyduğun şey, bir şekilde akacaktır. O yüzden gösterdiğin çaba, emek, koyduğun enerji çöpe gider. Hayatında her ne olduysa, şükran duy, olduğun kişiyi sahiplen, bütününle yola devam et. Mükemmel bir ağın işlediğini bil ve bazen bunu anlamasan bile bu işleyişin farkındalığı ile yola devam et…

Vefa deyince genellikle bize iyiliği dokunan insanlar aklımıza geliyor. Ama siz, bize kötülük yaptığını zannettiğimiz, düşündüğümüz insanlara da aynı şekilde yaklaşılması gerektiğini söylüyorsunuz. Neden?

Kötülükmüş gibi gelen şeylerin arkasına baktığında, uzun planda senin yaşam ağını destekleyici güç kazandıran deneyimler olduğunu görürsün. İyi ve kötü algısı düalite dünyasının içinde var. Hedeflerimizden biri de iyi ve kötünün olmadığı yerde buluşabilmek. Mevlana’nın “Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer var, seninle orada buluşacağız” dediği gibi.

Yine bir örnekle gidelim, ben doktorum diyelim. Elimdeki bıçakla senin bedenindeki kurşunu çıkarmaya çalışıyorum. O sırada sana zarar veriyor gibi görünüyorum ama aslında yaranın iltihaplanmasını ve senin ölmeni engelliyorum. Yaptığım iyi mi, kötü mü?

Bazen insanlar bize duygusal bıçaklarıyla acı verebiliyor, bizi kesip deşmiş, yeniden dikmiş gibi oluyor. Uzun vadede baktığımızda o duygusal bıçaklama olmasaydı, kötü gibi algılanan şey yaşanmamış olsaydı bizim bütünlüğümüzün şimdiki gibi olmayacağına dair birçok hikaye var. Kendi acısını dönüştüren insanın yaptığı şey değil, dönüştüğü şeyin yarattığı enerji bizim için daha güçlü.

Vefa duyduğumuz insanları sürekli arayıp sormamız, görmemiz gerekir mi?

Hayır, sadece kalbinin köşesinde onları sevgiyle anıp her şeye tebessümle, sevgiyle ve şükranla bakabilme durumundan bahsediyorum.

Vefa borcu diye de bir şey yoktur. Çünkü her kim, sana ne yaptıysa yapmak istediği için yapmıştır. Hiç kimse karşılığını almadığı bir şeyi yapmaz; duygusal, fiziksel ya da zihinsel olarak kendini iyi hissetmiştir, orada olmaktan mutluluk duymuştur.

Biri sana hediye verdiğinde, senin paketini gördüğün zamanki mutluluğundur onun için önemli olan. “Bana hediye aldı, ben de ona almak zorundayım” dersek bu samimiyetsizlik olur. Sen hediyeyi aldın mutlu oldun, o senin mutlu oluşunla mutlu oldu, iş bitti. Alması gerekeni aldı. Vefa da bunun gibi bir şey. O nedenle borcu olmaz.

Vefasızlık bolluk hissimizi nasıl etkiliyor?

Vefasızlıkta negatif duygular barındırarak kendi bütünlüğünü bozuyorsun ya da işin içindeki muazzamlığı görmüyorsun. Şu ana gelebilmek için muhteşem bir ağ kurman gerekiyor. Ufacık bir tohumdan ağaca dönüşmek gibi.

“Zamanın Kıvrımları” adlı filmde, kahramanlardan biri “Senin, şu andaki sen olabilmen için, evrenin doğumundan beri tam olarak kaç tane olay ve seçim gerçekleşti. Farkında mısın?” diye soruyordu.

Bahsettiğim tam da bu. Hiç bilmediğimiz milyonlarca hayvan çeşidi var, hepsi muhteşem bir sistemin parçası. Mikrodan makroya giden yolda, o kadar muazzam bir sistem var ki… Bu bedenin içinde insan zihninin bunu algılamasının ve bütününü görebilmesinin zor olduğunu idrak edip muhteşem ağın bir parçası olduğunu fark etmesi önemli. Bu ağ tarafından desteklenmek, o ağın parçası olmanın akışıyla yürümek yerine herkesi suçladğım, her şeyi kendimden ayrı gördüğüm, her şeyi bildiğimi zannettiğim bir tarafa geçtiğim zaman sahanın dışında kalıyorum. O sahanın içinde bütünlüğümle kalıp benden büyük bir şeyin benden akmasına izin verdiğim zaman gerçek bollukta oluyorum.

22. İNTİKAM

Birisinin sana bir şey yaptığına inandın, kurban oldun, kurbanı değiştirmek için zalim olmaya karar verdin… İntikam böyle bir şey… Düşünüyorsun, taşınıyorsun, plan yapıyorsun ve sana zarar verdiğini düşündüğün kişiden bunun acısını çıkarmaya karar veriyorsun. Tüm bu sırada olanlara bir bakalım… Muhteşem ağdan ayrıldın, evrenin bütününden uzaklaştın, kurban psikolojisine girdin, sana zarar verildiğini düşündün, üstüne üstlük zamanını, emeğini, enerjini kendini büyütmek, geliştirmek, yeşertmek yerine sana sana zarar verdiğini düşündüğün şeye doğru yönlendirdin. O zaman “Ne yapıyorsun sen?” diye sorulmaz mı?

İntikam, gereksiz bir enerji açığı. Her şeyden uzaksın, düşük bilinç titreşimine sahipsin demektir. Kınadığın şey olmayı deneyimleme hali… Altında da genellikle başa çıkılamamış ciddi travmalar yatıyor. Çanaktaki delik büyük olduğu için enerjiyi koysan bile çöpe gidiyor.

Ama “Sana gününü göstereceğim” deyip zengin, başarılı olan insanları görüyoruz. İntikam nasıl bolluk getiriyor ki böyle?

İntikam duygusuyla hayatlarında maddi bolluk yaratan insanların genelde o bolluğun keyfini çıkaramadığı, kaybetme korkusu yaşadıkları, hatta kaybettikleri görülüyor sıklıkla. “Göstereceğim ona gününü!” diyor çünkü. Kendinde tutacağı enerjiyi başkasına yönlendirdiği anda, kendi mucizevi gücüne açılamıyorsun. Mucizeye açılmak istiyorsan kendi bütünlüğüne sahip çıkarken önce kendinde kalman lazım.

23. ENDİŞE

Endişe, minik bir şey gibi görünüyor. Senden daha büyük olduğunu düşündüğün bir şeyler için düzenli enerji yolluyorsun. Ve yavaş yavaş senin temellerin, hayatın, yaratmaya çalıştıkların gidiyor. En basit anlatımıyla dağları kuma dönüştüren dalga gibi endişe de insanları un ufak ediyor.

Bolluğu, balon gibi düşünelim. Diyelim ki şişireceğiz ve oynayacağız. Endişelendiğin her an balon hava kaçırıyor demektir. Sen şişiriyorsun, o hava kaçırıyor! O balonu şişirmek, oynayacak hale getirmek uzun zaman alır. Bazen de balonu patlatırsın.

Endişelenmek insanlara normal geliyor. Oysa endişeyi yönetmemiz gerek. Bunun için zihin kontrolü önemli. Zihnini yönetemeyen biri, enerjisini de kontrol edemez.

Bunun için hayatımızda yolunda giden her şeyden şükran duyduğumuz en az 10 dakikalık süreçlerle zihnimizi kontrol altına alabiliriz. Olumlu şarkılar dinlemek, aklımıza bizi endişeye düşüren şeyler geldiğinde hemen olumlu bir şey düşünmek, meditasyon yapmak gibi egzersizleri hayatımıza dahil etmemiz gerekiyor.

…..

Bölüm 10 Sonu

Sevgimle,

Banu Kalaycı